“GİRESUN’DAN, AĞRI’DAN ABD’YE…”
“TEK KELİME KÜRTÇE BİLMESE DE, ABD’YE GİRMEK İÇİN…”
“ÖNCE MEKSİKA VİZESİ ALINACAKTI AMA SON AYLARDA KÜBA YOLU DENENMEYE BAŞLANDI…”
“Fiyat bazen yükseliyor bazen düşüyor, bazen 3 bin dolara, bazen de 9 bin dolara…”
Tecrübeli gazeteci Kemal Öztürk Habertürk adına ABD’ye giderek, son üç yılda Türkiye’den 21 bin kişinin ABD’ye iltica yoluyla girişinin izini sürmüş ve ilginç notları okuyucularıyla paylaşmış: “Bu işi Ağrılılar keşfetti. Önceleri ABD’ye gemilere gizlenerek falan gelinip kaçak yollarla girilirdi. Sonra nasıl olduysa Meksika sınırından ABD’ye iltica edilebildiği, kaçak girilebildiği öğrenildi. Bundan 3 yıl önce oldu her şey. O tarihten beri sınırdan Türkiye’den gelenler geçiyor. Ben de bu yolla geldim.”
GİRESUNLU’NUN İŞLETTİĞİ KAHVEDE BULUŞTUK, TÜRKLERLE
New Jersey’de, Türklerin işlettiği bir kahvede, Meksika sınırından gelen iki Türk bana macera dolu hikâyelerini heyecanla anlattılar geçen hafta. İkisi de Giresunlu. Zaten kahve sahibi de, oraya gelenler de Giresunlu ve çoğu akraba. Yurt dışında genelde akrabalar, hemşeriler birbirini bulur, herkes ilk gidenin izini takip eder. Ancak bu iki Giresunlu, daha önce Ağrılı bir maceracının keşfettiği yolu takip ederek gelmişler Amerika’ya. Ağrılı maceracı Meksika sınırından, tıpkı Latin Amerikalılar gibi koşarak sınırı geçip ABD’ye iltica etmiş. ABD’ye adım atar atmaz akrabalarını ve arkadaşlarına bu yolu kullanmasını öğretmiş. Onlar da gelmişler. Sonra başkaları da gelmek isteyince, bu sefer işi ticarete dökmüşler. Kaçak yolla gelenlerin “şebeke” dediği organizasyon, insan kaçakçılığı olmasa da, “ABD’ye kaçak giriş koordinasyonu” yapıyor bir anlamda. Öyle arabalarla, kamyon arkasında, TIR içinde gizlenmiş insanları sınırdan kaçak yolla sokmuyorlar. Onu Meksika ve Kolombiya şebekeleri yapıyor. Ancak bu iki Giresunlu daha önce Ağrılı bir maceracının keşfettiği yolu takip ederek gelmişler Amerika’ya. Ağrılı maceracı Meksika sınırından, tıpkı Latin Amerikalılar gibi koşarak sınırı geçip ABD’ye iltica etmiş. ABD’ye adım atar atmaz akrabalarını ve arkadaşlarına bu yolu kullanmasını öğretmiş. Onlar da gelmişler. Sonra başkaları da gelmek isteyince, bu sefer işi ticarete dökmüşler. Kaçak yolla gelenlerin “şebeke” dediği organizasyon, insan kaçakçılığı olmasa da, “ABD’ye kaçak giriş koordinasyonu” yapıyor bir anlamda. Öyle arabalarla, kamyon arkasında, TIR içinde gizlenmiş insanları sınırdan kaçak yolla sokmuyorlar. Onu Meksika ve Kolombiya şebekeleri yapıyor.
DÖRT AYI BULABİLİYOR, HEYECANLI YOLCULUK
İstanbul’da, Ağrı’da, Diyarbakır’da Meksika sınırından geçiş için kurulmuş şebekeler var. Meksika sınırına gitmek isteyenler, bunlardan birini telefonla arıyor. Bu telefon, genellikle daha önce aynı yolla ABD’ye gelmiş bir tanıdıktan bulunuyor. Sonra şebeke ile pazarlık yapılıyor. Pazar değişken, rekabet bile var şebekeler arasında. 3 bin dolardan, 9 bin dolara kadar değişiyor fiyatlar. Bazı şebekeler ücretin üçte birini alıp, geri kalanı ABD’de çalışarak ödeme şeklinde promosyon bile yapıyor. Diyarbakırlı Ömer, Ağrılı Kürt şebekesini, Giresunlu Hayati, Türk şebekesini, Giresunlu Cengiz ise şebeke kullanmadan kendisi geçmiş sınırı. Dolayısı ile şebekelerin haricinde kişisel olarak ABD’yi yeniden keşfetmek isteyenler de var! Türkiye’de başlayan macera 20 gün ile 4 ay arasında değişen sürelerde, adrenalin dolu bir yolculukla ABD’de son buluyor.
ÖMER WHATSAPP’DAN YÖNLENDİRİLİYOR
Ömer, irtibat kurduğu şebeke ile 9 bin dolar (Meksika’daki kimi polislere verilecek rüşvet, Meksikalı şebeke ortaklarına verilecek pay da
dâhil) fiyata anlaştı. Şebeke, Ömer’i Whatsapp grubuna dâhil ederek, Ağrılı şebeke koordinatörünün yönlendirmelerini takip etmesini istedi. Önce Meksika vizesi alındı. İnternet üzerinden kolayca alınan bu vize ABD’ye Meksika üzerinden girişin en önemli nedeni. Vize’den sonra THY ile başkent Mexico City’ye uçak bileti alınıyor. Bugün gidiş dönüş biletin fiyatı yaklaşık 50 bin TL. Meksika polisini ikna etmek için gidiş dönüş almak gerekir diyor şebeke. Önceleri Mexico City üzerinden gelen Türkler, ABD sınırındaki Juarez şehrine gideceğini söyleyince dikkat çekmişler ve sorgulanmışlar. Bunun üzerine Meksika’nın en güneyindeki tatil şehri Cancun keşfedilmiş. Tüm diğer Turistler gibi şebeke “kaçak yolcuları” da buraya yönlendirmiş. THY’nin Cancun’a da uçuşu var.
ADAM BAŞI ÜÇ BİN DOLAR MEKSİKA POLİSİ ALMIŞ, RÜŞVET OLARAK
Cancun Havalimanına inen Türkler ilk başta normal pasaport kontrolünden geçer ve ülkeye giriş yapardı. Sonradan ABD’ye kaçak giren Türkiyeli sayısı artınca, ayrı bir bölüme almaya başladılar. Bunun da rüşvet alımını kolaylaştırmak için olduğu iddia ediliyor. Ömer, “Burada pasaportların arasına kişi başı 300 dolar para koyduk ve öylece içeri giriş yaptık” diyor. Pasaport kontrolünden rüşvetle geçenleri, koridorun öteki tarafında başka bir polis bekliyor. Şebeke, Meksika’ya gönderdiği kişilerin fotoğraflarını önceden bu polise ilettiğini, herhangi bir zorlukta, göz altına alınma olduğunda bu polisin gelip kurtaracağını söylemiş Ömer’e. “Dört kişiydik. Havalimanında 12 bin doları Meksika polisine verdik. Havalimanından çıkmadan ABD sınırındaki Juares şehrine uçak bileti aldık.” Ömer, Juares’de havalimanından çıkınca polise yine 100 dolar rüşvet veriyor. Oradan bir taksiye binip sınıra gidiyor.
TEK KELİME KÜRTÇE BİLMEDEN “KÜRDÜM” DEMİŞ
Sınırda Meksika polisi devriye geziyor ama Ömer’in anlatımına göre adeta ‘şimdi kaçın’ der gibi bir süre oyalandığı zamanlar oluyormuş. Ömer de yanında bulunan Türk, Kürt ve Latin Amerikalı kaçaklar gibi koşarak sınırı geçiyorlar. ABD’nin EL Paso şehrindeki sınırda, tel örgülerinin hemen arkasında ABD sınır polisi olan Patrol’a teslim oluyorlar. Buradaki kritik konu Meksika polisine yakalanmamak. Ömer ve diğerleri ABD polisi tarafından gözaltına alınıyor. İlk sorgulamalarının yapıldığı karakolda 7 gün kalıyorlar. Burada herkes iltica etmek için bir hikâye uyduruyor. Ömer şöyle anlatıyor: “Türkiye’den gelirken uçakta 40-50 kişi vardık iltica edecek. Ben Doğulu olduğumdan Kürt meselesi yüzünden iltica edeceğim dedim. İstanbullu bir arkadaş ‘Ben de öyle yapacağım’ dedi. Ama kendisi Türk’tü ve tek kelime Kürtçe bilmiyordu. Bir kadın arkadaş, ‘Ben Müslüman değilim, dinimi yaşayamıyorum diyeceğim’ dedi. Bir erkek arkadaş ‘Gay olduğumu, çok baskı gördüğümü söyleyeceğim. Bunlar bu işlere hassas’ dedi. Anlayacağınız herkes bir hikâye uydurdu.” ABD polisi Latin Amerika’dan gelenlerin çoğunu sınırdan geri gönderdi. Ancak Türkiye’den gelenler kaldı. İlk sorguları yapılmak üzere sınır karakoluna götürüldüler.”
İKNA ETMEK İÇİN ABD’Lİ MEMURLARI BİR HİKÂYE UYDURACAKSIN
Diyarbakırlı Ömer, Meksika’dan sınırı geçtikten sonra ilk sorgusunda Kürt olduğunu, ülkede sıkıntı çektiğini ve bu yüzden iltica etmek istediğini söyledi. Bu nedenle ayrı bir prosedüre tabi tutuldu. İltica edenlerin çoğu bir hikaye uyduruyor. Eşcinsel olduğunu, Hıristiyan olduğunu söyleyenler bile var. Ömer karakolda 7 gün kaldı. Sonra üzerlerindeki tüm eşyaları alınarak başka kıyafet giydirildi ve bu kez mülteci merkezine gönderildi. Orada 10 gün daha kaldı. Sonra eşyalarını iade ederek, evraklarını hazırladılar ve iltica sürecinin başladığını, bu süre zarfında serbest olduğunu söylediler. Kendi imkanlarıyla EL Paso’dan New Jersey’e gelip diğer arkadaşlarını buldu. Ancak başkaları, Ömer gibi süreci “kolay” atlatamadı.
5.500 DOLAR ÖDEMİŞ GİRESUNLU HAYATİ
Diğer akrabaları ve hemşerileri gibi ABD’ye gelmek isteyen Giresunlu genç Hayati, 5 bin 500 dolar ödedi şebekeye. Sınıra kadar sorunsuz geldi. Herkesin geçtiği göletten koşarak geçti. ABD polisi yine herkes gibi onu da gözaltına aldı. Bir toplama merkezine götürdüler: “Ortam çok kötüydü. 130-140 kişi vardı o merkezde. Alüminyum folyo benzeri bir örtü ve bir de çadırlarda kullanılan mat verdiler. Onların üzerinde yattık. Elimi kelepçeleyip El Paso’daki kampa götürdüler. Orada da bir süre kaldım. Sonra yine elimi kelepçeleyip Houston’da bir toplama merkezine götürdüler. Uçağa kelepçeli bindirdiler beni. Kırk gün kaldım orada. Çok zorluk çektim. Sonra iltica işlerim başlatıldı öyle bırakıldım.”
İLTİCA TALEBİ KABUL EDİLEBİLECEK OLANLAR
Wahsington’da hukuk alanında doktora yapan ve daha çok mülteci davalarına giren Avukat Mehmet Işık, süreci şöyle anlattı: “Kanun 100 mil içinde sınırdan kaçak geçen biri yakalanırsa, deport edilmek zere gözaltına alınır diyor. Bu yakalanan insanlar, ‘İltica etmek istiyorum’ dediğinde, bu kişiler için farklı bir hukuki süreç başlar ve bunlar mülteci kamplarına gönderilir. Burada mülakata alınır. Kanuna göre iltica etmenin 5 geçerli gerekçesi var: 1. Milliyet olarak (Nationality) azınlık olmak 2. Irksal (Race) azınlık olmak 3. Geldiği ülkedeki iktidara politik muhalif olmak (mesela “gay” olanlar bu madde kapsamına giriyor) 4. Devleti ya da milleti tarafından baskıya maruz kalan bir gruba ait olmak (FETÖ bunu kullanıyor) 5. Dini azınlık olmak Bunların haricinde iş bulmak, ekonomik sıkıntı çekmek gibi nedenler söyleyenlerin iltica talebi kabul edilmez ve deport edilirler.”
ON İKİ YIL TÜRKİYE’YE GELEMİYORLAR İLTİCA EDENLER
Aslında iltica etmek sonraki 11-12 yılını gurbette, ülkeye gelemeden yaşamak demek. Çok riskli ve zor bir tercih. Ancak yine de bu yolu tercih edenlerin sürecini şöyle anlatıyor Mehmet Işık: “İltica memuru hikâyeyi geçerli bulursa başvuruyu kabul eder, evrakları hazırlanır ve kişi ABD içine serbest bırakılır. Gittiği şehirde evraklarını göçmen bürosuna gönderir. Göçmen bürosu kişinin iltica talebini haklı bulursa, 3-4 ay sonra oturma izni, çalışma izni ve sosyal güvenlik numarası gönderilir. Bunlarla ev tutabilir, bir yerde çalışabilir ve devletten az da olsa maddi destek alabilir artık. Göçmen bürosu bu kişinin durumunu şüpheli bulursa mahkemeye verebilir. Mahkeme de deport edebilir. İlticası haklı görülmüş biri her şey yolunda giderse, 2-3 yıl sonra Green karta başvurur. Yine her şey yolunda giderse 5 yıl sonra vatandaşlık başvurusu yapabilir. İltica edenler ortalama 8-9 sene sonra ABD vatandaşlığı alabiliyor. Bu arada ülkesine gidemiyor. Zira ülkesinde sorun olduğunu söylediği için ancak 11-12 yıl sonra ülkesine gidebiliyor. Meksika sınırından geçenler arasında PKK sempatizanı, ekonomik şartlar diyenler, sebep belirtmeyenlerin büyük kısmı geri gönderildi. Diğerleri içeri alındı.”
15 BİN DOLAR HARCIYORLAR, ABD’YE GİRENE KADAR
Son üç yılda Meksika’dan ABD’ye geçerek iltica talebinde bulunan Türkiye vatandaşlarının sayısı 21 bin 965 kişi. Bunlardan 135’i çocuk. Ayrıca hamile olan kadınların da sınırı geçtiği belirtiliyor. Gelenlerin çoğu genç. Aileleri, çocuklarıyla gelenler de var. Aralarında politik nedenle göçenler olsa da, bu insanların çoğu ekonomik sıkıntılar yüzünden iltica edip, Amerika’da rahat bir hayat kuracağını düşünerek geliyor. ABD’ye girene kadar yaklaşık 15 bin dolar harcıyorlar.
MEKSİKA YOLU GEÇİT VERMEYİNCE KÜBA’YI DENİYORLAR
ABD yetkilileri Türkiye’den gelen ve iltica edenlerin sayısındaki artış yüzünden Meksika’yı suçluyor ve şebekenin bir parçası olmakla itham ediyor. Bu yüzden de Meksika’ya son bir yıldır yoğun baskı yaparak geçişleri engellemeye çalışıyor. Baskılardan kurtulmak isteyen Meksikalı yetkililer THY ile ortak çalışma yaparak, yolcu listelerini önceden alıp şüpheli görülenlerin vizesini iptal ederek gelmelerini engelliyor. Bazıları da Meksika’ya gelse de iltica edeceği anlaşılırsa aynı uçakla geri gönderiliyor. Ancak Meksika polisiyle ortak çalışan şebekeler bunu bir şekilde atlatmanın yollarını bulmuş. Sorguya alınan Türkler bu polisler aracılığı ile salıveriliyor. Yine de artan bu baskılar sonunda şebekeler yeni bir rota çizmişler kendilerine. Yine vize alma sorunu olmayan Küba ABD’ye geçişin bir başka yolu olarak keşfedilmiş. Şebeke anlaştığı kişileri Küba’ya turist gibi gönderiyor. Burada bir süre kalan Türkler, Küba’nın Guaniguanico yarımadasından deniz yoluyla Cancun’a geliyor. Böylece havalimanındaki sıkı denetimi atlatmış oluyorlar. Buradan uçakla yine sınır şehri Juares’e gelip oradan sınırı geçiyorlar. Bu rota henüz yeni. Tabii maliyeti daha da yüksek.
ABD’YE GELENLERİ BEKLEYEN ZORLUKLAR
Türklerin yoğun olduğu New Jersey’de inşaat işleri yapan M.C, Meksika sınırından geçenlerden çok sayıda insanın yanında çalıştığını söylüyor. Zaten ilk bulabilecekleri işler de böyle ağır işler. Dil öğrenmeleri, iyi bir iş bulmaları, ev tutmaları ve hayatlarını düzene sokmaları uzun yıllar alıyor aslında. En az beş yıl oldukça zor, ağır çalışma koşulları altında geçiyor. İyi bir mesleği, iyi bir İngilizcesi olanlar bu süreci diğerlerine göre daha az zorlukla atlatıyor. Ancak iltica etmek neticede ülkesiyle, devletiyle sorunlu bir süreci başlatmak demek. On iki yıl ülkeye gelememek, sonra gelse de kayıtlarında hep iltica ettiğinin görülmesi aslında bir gencin geleceği açsından riskli şeyler. Fakat genç insanlar bunları pek düşünmüyor ve Amerikan rüyasının büyüsüyle bu maceraya atılıyorlar. Tavsiye edilecek bir yol değil.
(Haberin ayrıntısı) https://www.haberturk.com/yazarlar/kemal-ozturk/3523842-meksika-sinirindaki-turkler ve https://www.haberturk.com/21-bin-965-turkiye-vatandasi-abdye-iltica-etti-3524142