Hz. Peygamber, Kurân ile o günkü toplumları diriltmiş, yollarını düzeltmiş. İslâm dünyasının kendine gelmesi ve kelimenin tam anlamıyla dirilebilmesi için, Mehdî ve İsâ beklemeye gerek yoktur. Bizim Mehdîmiz de, Îsâmız da, Kurân’ın kültürel içeriğinde vardır. Kurân’ı gereği gibi okuyup anlar ve kapsamını hazm edebilirsek, çok kısa zamanda kendimize çıkış yolları bulmuş olur, gerçek kurtuluşu yakalarız.” “Kurtuluşun formülü Kurân’da gösterilmiştir. Kurân’daki tüm formüller, bilgi veren âyetler, bir bütün oluşturmakta olup, bunların birini diğerinden ayırmak, parçalayarak hüküm çıkarmaya çalışmak yanlıştır.”
DÜŞÜNCEYİ DONDURMAZ KURAN, DEVAMLI DÜŞÜNMEYE YÖNLENDİRİR
“Kurân, insanlığın kurtuluşu için petrolden daha değerli bir varlıktır. Onu keşfetmeden önce, biz sondajlarımızı yapmalı, sonra da üretime geçmeliyiz. Kurân, insanlığın her türlü problemini çözecek güçtedir. Kurân anlaşılıp kendisinden yararlanılacak, düşünme kapasitesini geliştirecek bir uyarı kitabıdır. Kurân’la hem ibadet etmek, ama hem de bu dünya hayatında ondan azami ölçüde yaralanmak için, Kurân’ı okumalıyız.” “Kurân, düşünceyi dondurmaz, Müslümanı devamlı düşünmeye yönlendirir. Kurân, okuyucusunun düşüncelerini yenilediği ve donukluğunu giderdiği için, edinilen bu bilgiler, Müslümanda birkaç kat büyümeye ve gelişmeye müsaittir. Kurân’ın içeriğinde binlerce düşünce vardır ve bu düşünceleri geliştirecek yüzlerce ayet bulunmaktadır.” “Kurânî düşünceye sahip olan kişi, her türlü putlardan ve kişileri putlaştıracak her türlü düşüncelerden uzak olur.” “Eğer İslâm dünyasının, Batı’nın maddi-manevi etkisinden kurtarılması düşünülüyorsa, mutlaka Müslümanların Kurân’dan faydalanması, Kurân’ın verdiği prensiplere, insanda bıraktığı ilhamlara dikkat edilmesi gerekir. Kurân ve (Hz Peygamber’in) Sünnet(i) ikinci planda tutularak, Batılıların hakimiyet ve sultasından kurtulmayı ummak, büyük bir saflıktır.”
EN BÜYÜK DÜŞÜNÜRLER, KURÂN’DAN YETİŞECEKTİR
“Elimizde böyle bir kutsal kitap var iken, başka kurtuluş reçetesi aramak, başka bir kaynağa dayanmak, boşuna yorulmaktır. En büyük düşünürler, Kurân’dan yetişecektir. En büyük edebiyatçılar Kurân’dan yetişecektir. En büyük sanatkârlar Kurân’dan yetişecektir. En büyük tarihçiler, Kurân’dan yetişecektir. En büyük eğitimciler…en büyük sosyologlar, Kurân’dan yetişecektir. Kurân’da yazarlara, sanatkârlara, ilim adamlarına, düşünürlere ilham kaynağı olabilecek geniş kaynaklar vardır.” “(Yalnız) Kurân’ın Müslümanı hedefine ulaştırabilmesi için, Kurân’ı bir ders kitabı gibi okumak, düşünerek, notlar alarak, anlayarak okumak ve bu şekilde çok çok okumak ve tekrarlamak gerekir.” “İslâm dünyası bu yüce kitabın kadrini bilebilirse, bütün sıkıntılarından kurtulacaktır.”
GÜNEŞİN IŞIĞI VE KURAN’IN IŞIĞI
“Güneş ile aralarında engel bulunanlar, onun enerjisinden, aydınlatıcı ışığından yararlanamazlar. Bunun gibi, Kurân’ın ışığı ile aralarında engeller bulunan fert ve toplumlar da, Kurân’ın ışığından, manevi enerjisinden yararlanamazlar. Kurân’ın ışık ve enerjisinden, onun kültüründen sürekli olarak yaralanabilmek için, Kurân’ın sözleri ve geniş manaları ile haşır neşir olmak, Kurân’ın gösterdiği yolda sebat etmek gerekir…Kurân, bir düşünce hazinesidir. Kurân aynı zamanda bir kafa çalıştırma makinası, fert ve toplumları şuurlandırma mekanizmasıdır. Kurân’a sahip çıkmalı, kafalarımızı çalıştırıp paslarını silmeli, fert ve toplum olarak şuurlanmalı, dirilmeli ve kendi sorunlarımıza kendimiz sahip çıkmalı, kendimize özgü düşünceler üretmesini öğrenmeliyiz.”
ARİSTOKRATLARA KARŞIDIR, KURÂN
“Kurân, aristokratların yaşam biçimine karşı çıkmış, zayıfları ve ezilenleri korumuş, ezenlere karşı çıkmış, herkesin mal nimetinden normal ölçülerde eşit bir tarzda yararlanmasını hedeflemiştir. Kurân, Müslümanın maddî-manevi değerlerini toplumu ile paylaşmasını emreder…Bundan ötürü, Hz. Peygamber’e ilk karşı çıkanlar aristokrat zümre olmuş, Allah’ın Elçisi’ne ilk sığınanlar da büyük çoğunluğu itibariyle ezilenler olmuşlardır. Ebû Leheb’in Hz. Peygamber’e karşı çıkışının nedeni, yüksek tabakadan oluşan müşriklerin (putçuların), inanmış yoksul, zayıf ve düşkün zümre ile aynı kefeye konulamayacağı düşüncesi idi. Bu nedenle de zengin müşrik takımı Hz. Peygamber’e, yoksulları ve ezilenleri yanından uzaklaştırmasını bile teklif etmişler, hatta yoksullar Hz. Peygamber’in yanında iken, kendilerinin Peygamber’in yanına giremeyeceklerini açık açık söylemişlerdi. Fakat Kurân ayeti ile, Hz. Peygamber’e, “bir an bile ezilen yoksul müminlerden ayrılmaması, gözlerini ve yüzünü yoksul kesimin üzerinden ayırmaması” emredilerek, müşriklerin teklifi reddedilmişti.”
EN BÜYÜK DEVRİM, DÜNYA TARİHİNDEKİ
“İslâm’ın çok kısa sürede şirki yok etmesi, inkâr karanlığını aydınlığa çevirmesi ve her türlü haksızlıkların, ezilmişliklerin çemberini kırarak, tam adil bir yönetim kurması , sonra da dünyaya süratle yayılması, İslâm’ın ilkelerinde yer alan gerçek adaleti, acıması ve barışçılığı ve insan severliği sayesinde olmuştur…İslâm, dünyanın en büyük devrimini kansız gerçekleştirmiştir.
Yavuz Yunus Vehbi (1992). Siyasal ve Sosyal Boyutlarıyla İslam. İstanbul: Tuğra Neşriyat