MODERN BİR OKUL : ALİ ŞUURİ MEDRESESİ VE İBRAHİM SADIK EFENDİ (1858-1924)
İbrahim Sadık Efendi 1858 yılının Şubat ayında Balıkesir Kasaplar Mahallesi’nde doğmuş. Asıl adı İbrahim’di, ama İbrahim Sadık olarak da tanınıyordu. Babası âlimlerden Hacı Süleyman Efendi idi. Âlim bir kimse olarak bilinen Hacı Süleyman Efendi, ticaretle uğraşmış ve 18 Ekim 1885 tarihinde bir pazar günü vefat etmiş. İbrahim Efendi’nin annesi Naime Hanım hakkında detaylı bir bilgi bulunamazken, sicil kayıtları incelendiğinde İbrahim Sadık Efendi’nin evli olduğu, askerlikten muaf tutulduğu ve Balıkesir’de 54/1 numaralı evde yaşadığı görülüyor.
İbrahim Sadık Efendi’nin çocuklarıyla ilgili olarak, Balıkesir’de bulunan bir mezar taşına bakılarak, en az bir oğlunun olduğu zannediliyor. Balıkesir’in Karesi ilçesinde yer alan Asrî Mezarlıkta, baba adı İbrahim Sadık olan bir kişinin mezarı tespit edilmiş. Doğum yılı belli olmayan bu kişinin ismi, Mehmed Efendi. Mehmed Efendi, babasından altı yıl önce,1918 yılında vefat etmiş ve mezar taşı kırık bir halde bulunuyor.
(Ali Şuûrî Efendi’nin medresesinde müderris olarak, sonra da müftü olarak görev yapan) İbrahim Sadık Efendi’yle alakalı olan arşiv vesikaları incelendiğinde, hakkında hiçbir şikâyete rastlanmadığı ve daima görevini başarılı bir şekilde yerine getirdiği görülmektedir. Kendisinin liyakatli, dürüst ve Balıkesir’de sevilen bir şahsiyet olduğu, uzun yıllar Balıkesir’de önemli görevlerde bulunduğu da anlaşılıyor.
BEŞ YAŞINDA İLKOKULA BAŞLIYOR
İbrahim Sadık Efendi beş yaşına geldiğinde, Balıkesir’in Martlı Mahallesi’nde bulunan Celaleddin Efendi İbtidai Mektebi’nde ilk tahsiline başlamış. Bu mektepte dokuz yıl eğitim görmüş ve 18 Ocak 1872 tarihinde okuldan mezun olmuş. Aynı yıl içerisinde Ali Şuûrî Efendi’nin kurduğu, Dâru’n-Nâfia medresesine kayıt yaptırmış. Bu medresedeki eğitimi on bir yıl sürmüş ve 1883 yılının mayıs ayında icazetname almış. İbrahim Sadık Efendi’nin, mektebe kaydolduktan dokuz yıl sonra mezun olduğu görülüyor. Oysa bir talebenin bu kadar uzun süre ibtidai mektebinde eğitim görmesi, pek karşılaşılan bir durum değildir. Bu sebeple İbrahim Sadık Efendi’nin belli bir dönem eğitimine ara vermiş olması veya hastalık gibi sebeplerle tahsiline devam edememiş olması muhtemeldir.
7 YIL İSTANBUL’DA KALIYOR
İcazetnamesini aldıktan bir ay sonra İstanbul’a giderek, meşhur âlimlerden Fatih’te müderrislik yapan Hafız Şakir Efendi’den dini dersler almış. İbrahim Sadık Efendi’nin İstanbul’da yaklaşık yedi yıl kaldığı anlaşılıyor. Bu süre içerisinde kendisini geliştirmiş ve ehil hocalardan birçok ilim tahsil etmiş. Ve 1890 yılı Ocak ayında tahsilini tamamlayarak Hafız Şakir Efendi’den icazetname almış, ardından memleketi Balıkesir’e dönmüş. İbrahim Sadık Efendi’nin en çok eğitim aldığı üç hocası vardır. Bunlardan ikisi Balıkesir’de Dârun-Nâfia Medresesi’nde görev yapan Yeniköylü Hacı Süleyman Efendi ve Melek Hoca Hafız Abdullah Efendi. Diğeri İstanbul’da yaşayan ve Fatih’te müderrislik yapan Hafız Şakir Efendi. Hakkında detaylı bilgi bulunmayan Hacı Süleyman Efendi’den uzun yıllar ulûm-ı sarf (Arapça dilbilgisi) ve ulûm-ı âliye gibi dersler almış. Aynı medresede görev yapan ve İbrahim Sadık Efendi’ye uzun yıllar ders veren diğer bir müderris ise Melekzade Hafız Abdullah Efendi: Abdullah Efendi, Dârun-Nâfia Medresesi’nde müderris-i evvellik yapmış ve kırk sene eğitim işleriyle meşgul olarak, çok sayıda öğrenci yetiştirmiş. Abdullah Efendi’nin tefsir, fıkıh ve ilm-i usûl derslerini verdiği bilinmektedir.
İbrahim Sadık Efendi’nin İstanbul’daki hocası Ahmet Şakir Efendi ise, İslâmî ilimlerde devrin en ileri gelen âlimlerinden sayılmaktaydı. Yüzlerce talebeye icazetname verdiği bilinmektedir. Ayrıca yetiştirdiği birçok öğrenci, kadı, alay müftüsü, muallim ve müderris olmuştu. İbrahim Sadık Efendi’ye verilen iki farklı icazetname ve kendisinin öğrencilerine verdiği icazetname sureti, bugün itibariyle İstanbul Müftülüğü bünyesindeki Meşihat Arşivi’nde bulunan sicil dosyasındadır. Üç icazetname de tamamen Arapça yazılmıştır. İbrahim Sadık Efendi’ye ait tespit edilebilen en eski tarihli icazetname, Hacı Süleyman Siraceddin Efendi’nin 1874 yılında verdiği icazetnamedir. İstanbul’da bulunan meşhur Fatih müderrislerinden Ahmet Şakir Efendi ise, 1890 yılında İbrahim Sadık Efendi’ye icazetname vermiştir.
MODERN BİR OKUL: ALİ ŞUÛRÎ MEDRESESİ
İbrahim Sadık Efendi İstanbul’dan Balıkesir’e döndüğünde 32 yaşındadır. İlk resmi tayini, kendisinin mezun olduğu Dârun-Nâfia medresesine olmuştur. İbrahim Sadık Efendi’nin hem uzun yıllar eğitim gördüğü, hem de ilerleyen zamanlarda müderrislik yaptığı bu medrese, 1861 yılında Ali Şuûri Efendi tarafından kurulmuştu. Bir müderris olan Ali Şuûri Efendi, geometri, aritmetik, astronomi ve coğrafya gibi birçok sayısal ve sözel bilimlerde söz sahibiydi ve kurduğu medresede de bu dersler öğrencilere öğretiliyordu. Bu yönüyle Darûn-Nâfia medresesinin klasik medrese anlayışının dışında yapılandırılmıştı. Dedesi Balya’nın Akbaşlar köyünden olan Ali Şuûrî Efendi, 1841-1852 yılları arasında İstanbul’daki çeşitli medreselerde hocalık yaptıktan sonra Balıkesir’e dönmüş ve buradaki Alaybeyi Medresesinde pek çok öğrenci yetiştirmişti. Balıkesir Müftülüğü görevinde de bulunan Ali Şuûrî Efendi, Dâru’n-Nâfia Medresesi(şimdiki Ali Şuûrî ilkokulu)’ni yaptırmış ve bunun karşısına da bir kütüphane inşa ettirmiş, 1868 yılında vefat etmiş ve (bugün okulun giriş kapısı karşısında olan) kütüphanesinin bahçesine defnedilmişti.
İbrahim Efendi, Ağustos 1899 tarihinde bu medresede müderris-i sani (ikinci müderris)olarak göreve başlamış. Dârun-Nâfia Medresesi’nde müderrislik yapan ve İbrahim Sadık Efendi’nin eski hocalarından olan Hafız Abdullah Efendi, 1903 yılında vefat edince, medresenin müderris-i evvellik (baş müderrislik) kadrosu boş kalır. Bunun üzerine Karesi naibi (kadısı) üst makama bir yazı yazar ve müderris-i sani İbrahim Sadık Efendi’nin müderris-i evvel olması gerektiğini ifade etmiştir. Böylece İbrahim Sadık Efendi 24 Mart 1903 tarihinde, aynı medresenin müderris-i evveli olmuştur. Aynı yıl içerisinde 10 Ekim 1903 tarihinde 21 talebeye icazetname vermiştir. Ayrıca kendisine Bursa Sahn müderrisliği payesi takdim edilmiştir. Başarılı bir müderris olduğundan ve Balıkesir’de bulunan yöneticiler tarafından sevildiğinden, kendisi daima terfi ettirilmiş, önemli makamlara tayin edilmiştir. Karesi Mutasarrıflığı’nın 25 Mart 1905 tarihinde kendisinin dört farklı derse girmesine karar vermesi ve aynı yıl içinde, müftü ile şeyhülislamın müderris-i evvelliğe en çok layık olan kişinin İbrahim Sadık Efendi olduğunu ifade etmesi, bu başarısını göstermektedir. İbrahim Sadık Efendi bu medresede pek çok öğrenci yetiştirecektir.
ÖNCE MÜFTÜ YARDIMCILIĞINA, SONRA DA MÜFTÜLÜĞE TAYİN
1912 yılında Karesi mutasarrıfı, Şeyhülislam’a, müftü müsevvidi (yardımcısı) tayini ile ilgili bir yazı yazar. Bu yazıdan, merkez ilçe müftü müsevvidliği görevinin uzun zamandan beri boş olduğu anlaşılmaktadır. Karesi mutasarrıfı bu göreve ahlaklı, ağırbaşlı ve başarılı bir kimse olan İbrahim Sadık Efendi’nin layık olduğunu bildirir. Bunun üzerine Şeyhülislam Abdurrahim Talib Efendi, İbrahim Sadık Efendi’nin bu göreve uygun bir kimse olduğunu ifade etmiş ve tayinine, hiçbir engel olmadığını belirtmiştir. Ayrıca göreve başlar başlamaz, maaşının ödenmesini emretmiştir. Böylece İbrahim Sadık Efendi 14 Mayıs 1912 tarihli emirle, Balıkesir müftü müsevvidliğine tayin edilmiş ve 200 kuruş maaşla 20 Mayıs 1912 tarihinde yeni görevine başlamıştır. Ancak iki yıl sonra 14 Mart 1914 tarihinde müftü müsevvidliği görevinden alınmış ve iki yıl sonra da 14 Ekim 1916 tarihinde Karesi Sancağı Medresesi’ne 240 kuruş maaşla müderris olarak tayin edilmiştir. Dört yıl bu görevde kaldıktan sonra, Karesi Sancağı müftü vekili olmasına karar verilmiş ve 14 Temmuz 1920 tarihinde 750 kuruş maaşla bu görevi yapmaya başlamıştır. Birkaç ay sonra da Balıkesir müftüsü Abdullah Esad Efendi görevinden ayrılması üzerine, boş olan müftülük kadrosu için memuriyet hakkındaki kanunun 38. maddesi gereğince bir seçim kurulu oluşturulmuştur. Üç müftü adayı belirlenmiş ve seçim yapılmıştır. İbrahim Sadık Efendi 32, Müderris Müftüzade Hakkı Efendi 11 ve Müderris Hocazade Süleyman Efendi 10 oy almışlardır. Böylece oy çokluğu ve oy farkıyla İbrahim Sadık Efendi’nin bu göreve layık olduğu anlaşılmış ve İbrahim Sadık Efendi 2 Aralık 1920 tarihinde 1500 kuruş maaşla müftülük yapmaya başlamıştır.
İbrahim Sadık Efendi müftülük vazifesine tayin edildiğinde 62 yaşında idi. Müftülük yaptığı ilk yıllarında bir hastalığı bulunsa da, hastalığı işini yapmasına engel olmuyordu. Ancak iki yıl sonra hastalığının şiddeti artmış ve vazifesini yapamamaya başlamıştır. Bu sebeple 1922 yılında bir ay izin alarak görevden uzak kaldığı, kayıtlara geçmiştir. Daha sonrasında tekrar işe başlasa da, yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle 1923 yılında görevinden istifa etmiş ve bir yıl sonra da 66 yaşında vefat etmiştir.”
“Balıkesir Ulemasından İbrahim Sadık Efendi (1858-1924)”, İbrahim TAMAR