MUSTAFA AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAŞAM
  4. Müslüman Olmasını Lütufmuş gibi Başımıza Kakanlar!

Müslüman Olmasını Lütufmuş gibi Başımıza Kakanlar!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Müslüman Olmasını Lütufmuş gibi Başımıza Kakanlar!

Beni Esed Kabilesinden bir cemaat gelerek Peygamberimize (s.a.v.) şöyle derler;

“Biz kılıçsız müslüman olduk, cenkle olmadık, bize namaz, zekat ve sadaka olmasın.”

Cenab-ı HAK onların bu hezeyanını şu ayet-i kerime ile tıkar ve böyle bir şeyin tasavvurunu bile reddeder:

“(Ey Muhammed!) Onlar, Müslüman oldukları için, sana bir lütufta bulunduklarını zannediyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın! Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuştur.” Hucurat 17.

Şartlı müslüman olmak ya da bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek bu dini komple reddetmektir.

Taifliler Müslüman olmaya karar vermişler ve Peygamber (s.a.v.) yanına gelip “Biz Müslüman olacağız ancak Lat putunu yıkmayalım, namaz kılmayalım” dediler. Peygamber (s.a.v.) “Namazın olmadığı dinde hayır olmaz deyince”, bu sefer “Lat putunu yıkmayalım“ dediler; Peygamber (s.a.v.) olmaz deyince bu sefer “3 sene yıkmayalım” olmaz denilince, 2 yıl; olmaz,1 yıl; olmaz 1 ay; olmaz… Peygamber (s.a.v.) “şartlı teslimiyetin iman olmadığını” söyler. Tamam o zaman sözümüzü kabul et varalım biz yıkalım deyince yine olmaz “Ben adam gönderiyim yıksın” der ve hemen adam göndererek o putu yıktırır. Olaya yüzeysel baksan önem arz etmiyor gibi nasılsa İslâm’ı kabul ettiler. Namaz, oruç, zekat, cihat, her şey kabul edildi. Lat biraz dursa ne olurdu? Veya ha kendileri yıkmış ha başkası… Asıl mesele, onların putlarına karşı içlerinden atamadıkları hasret ve dinde gedik açma gayretlerinin reddidir.

Cu’fi kabilesi Peygamberimize (s.a.v.) gelir ve Müslüman olmak istediklerini ancak ‘yürek eti’ yemediklerini, bunu haram saydıklarını ve kendilerini bu konuda serbest bırakarak iman edeceklerini söylerler. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) onlara; “yürek eti yemelerini“ emreder. Verdiği emir üzerine kesilen hayvanın yüreği önce reislerinin önünde kızartılır ve yemiştir. Sonra Peygamberimiz (s.a.v.) “Onların iman etmiş olmalarının yürek etini yemelerine bağlı olduğunu” söylemiştir.

Beni Mustalik kabilesi İslâm’ı kabul etmişti. Sonra zekat farz olunca vermeyi reddettikleri haberi Peygamberimize (s.a.v.) ulaşınca ordu göndermişti. Sonra haberin asılsız olduğu öğrenilir. Hucurat 6 ayeti nazil olur.

“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”

Ama burada bir önemli konu daha var ki sonrası yıllarda Ebu Bekir hilafetinde zekat vermeyi reddedenlerle savaşırım demesi ve savaşması delil olur. Allah (c.c.) bir fasıkla bir haber göndermiş “zekat vermeyi kabul etmiyorlar“ diye… Peygamber (s.a.v.) hüküm vermiş “savaş”. Haber yanlış olunca ordu geri dönmüş. Amaaaa yıllar sonra haber doğru olunca “hüküm uygulanmış” Allahuekberr…

Ashab Huneyn savaşına giderken Kureyşlilerin silahlarını bir ağaca asıp yanında kurban keserek, itikaf yaptıkları ağaç gibi Peygamberimizin de (s.a.v.) kendilerine böyle zat-ı envat kılmasını istemeleri üzerine Peygamber (s.a.v.) “Allahuekber Muhammedin nefsi elinde olana kasem ederim ki siz Musa’nın kavminin Musa’ya şu dediği gibi dediniz;

“İsrailoğullarını denizden geçirdik. Onlar, (çölde) gönülden putlara tapan bir topluluğa (Amelika kavmine) rastladılar ve dediler ki: “Ey Musa! Onların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap!” O da dedi ki: “Siz gerçekten cahil topluluksunuz.”

Günümüze baktığımız zaman çevremizde kendisinden bereket umulan, şifa beklenilen, çocuk istenilen, ev veya mal veren, yitik bulup sıkıntıları gideren ne kadar zat-ı envatlar var… Müstenileri de yöneliş, kurban, adak ve itikaflarına rağmen pekala Müslüman olarak kalabiliyorlar!

Hz. Ömer (r.a.) Kur’an-ı Kerim’de bile övülen Hudeybiye Biatı’nın yapıldığı ağacı kestirmiştir. Bakmış ki insanlar Hacca gelince özellikle o ağaca gidiyorlar ve namaz kılıyorlar. Bunun üzerine şöyle demiştir:

“Sizden öncekilerin helakinin nedeni, Nebilerin izlerini takip edip biat edilen yerleri ibadet yerleri kılmalarıdır. Sizden kim bu mescidlerden geçerse namazını kılsın, oraya özellikle gitmesin.”

Selametle kalın.

Müslüman Olmasını Lütufmuş gibi Başımıza Kakanlar!
Yorum Yap

Giriş Yap

Kriter Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!