GÜNÜMÜZDE YAPTIĞIMIZ EN BÜYÜK YANLIŞLIK KUR’ÂN’IN HAREKET FIKHINI DOĞRU ANLAMAYIŞIMIZDIR
Peygamber (s.a.v.) zamanında ve Asr-ı saadet zamanında sorun olmayan bazı konular günümüzde sorun haline gelmektedir. Sorunun nedeni hareket fıkhımızı yanlış belirlememizdendir; onlara peyderpey indirilen Kur’ân-ı Kerim’in, bir bütün olarak elimizde bulunmasıdır.
Bu konuyu daha iyi anlamak için Mekke döneminde müşriklerin zulümlerine karşı sabırdan çatlama noktasına gelen sahabeye Allah (c.c.): “Acele ediyorsunuz, daha önceki ümmetlerin başına gelen sizin başınıza gelmeden cennete mi gideceksiniz” diyordu. Veya başka ayetler savaşmayı değil, sabretmelerini istiyordu. Bir türlü savaş izni vermiyordu. Hatta Şib’u Ebu Talip mahallesinde tecrit döneminde müşrikleri daha da delirtecek Kafirûn Suresini indirdi ve Allah (c.c.) kâfirlerle ayrılmalarını ve onlara ültimatom vermelerini istiyordu.
Şimdi bir düşünün…
Mekke’desiniz dışlanmışsınız, işkenceler inananları tarumar etmiş, üstüne Şib’u Ebu Talip’te tecrit günleri, ne alış veriş yapıyorlar, ne kız alıp veriyorlar, gıdanın girmediği boykot dönemi… Üstüne Taif’te taşlanıyorsun ve ayet geliyor:
EY KAFİRLER TAPMAM SİZİN TAPTIĞINIZA…
Şimdi bir düşünün empati yapın ve bu ayeti müşriklere haykırın!
Daha ilginç olanı ise; Müslümanlar Medine’ye Hicret ediyor. Gücü, iktidarı ele geçiriyor ve Allah (c.c.) müşriklerle anlaşma yapabilirsiniz ayetlerini indiriyor. Size bu ayetlerin nüzul sebebi hakkında nakil bilgisi olmasa yani “Mekki mi, Medeni mi?” ve neden indiği hakkında bilginiz olmasa, aklınızla bulmaya çalışsanız, zor dönemde; Mekke döneminde “müşriklerle anlaş” ayetlerini, Medine döneminde de; Müslümanlar güçlenince “ültimatom ayetlerini” indirdi dersiniz.
Ama öyle olmadı Allah (c.c.) müşriklere Mekke döneminde hem de boykotun en can yakıcı döneminde iken “EY KAFİRLER” diye başlayan ültimatom ayetlerini okuyarak ayrışmalarını istedi. Bu dini asla parçacıklı hermonatik(akılcı) düşüncelerle anlayamazsınız.
Sahabelerin de elinde Kur’ân-ı Kerim bir bütün olarak olsaydı; sabırdan çatlama noktasına gelen ve “savaş ayeti ne zaman inecek?” diye ısrarlı sorular soran Müslümanlar zaten inmiş olan ve ilahi murada uygun hareket stratejisini düşünmeden “şimdi onlarla savaşın” ayetini bulup hemen amel etmek isteyecekti. Ancak bu ayetlerin iniş sırası hikmetli bir zamanla peyderpey inmesi, böylesi hiçbir olumsuz gelişmeye izin vermemiştir.
Kur’ân-ı Kerim ile hareket fıkhımızı belirlemede ayetlerin hikmetli iniş sıralarını dikkate alıp konumumuzu doğru tespit etmedikçe doğruya isabet etmemiz mümkün değildir.
“O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir” Tevbe 5.
Şimdi bu ayete göre müşrikleri bulduğumuz yerde öldürecek miyiz ya da sonsuz bir sabır mı göstereceğiz? İşte hareket fıkhımızı Peygamber (s.a.v.) menheci ve Kur’ân-ı Kerim’in hikmetli iniş sırasına göre belirlemeliyiz.
Selametle Kalın…
Fi emanillah…
