LA İLAHE İLLALLAH AKLIM RASULALLAH
Ülkemizde birçok Bâtıni, Modernci ya da kendine “yenilikçi” diyen Kur’an’ı tahrif edici yorum sahibi; Taha Abdurrahman’ı vb. felsefecileri ve onların laik antropolojist yorum yöntemlerini izlemekte ve bunu kendi düşünceleri imiş gibi tezgâhlamaktadırlar.
Modern İslamcılığın da önemli bir ayağı dinî nassları hiçleştirme üzerine kaimdir.
İşte “ileri demokrasi” söylemlerinin ülkede kendisiyle birlikte gündeme getirdiği ideoloji Kur’an’ı Kerim’i zamanın dışına itmek ve onunla sadece kültürel ve edebi bir metin (!) olarak buluşmaktır.
Nifak, Kur’an-ı Kerimi elimizden alarak kendi yorum tekelinde anlamsızlaştırıyor.
Bazıları Kur’ancılık adı altında “Salâvat”tan başlayıp zikr ve evrad konusunda varid olan bütün hadisleri böylece reddediyorlar. Salâvat’ın sayısı veya namazdan sonraki “tesbihat”ın, “tahmid”in ve “tekbir”in sayısını belirleyen hadisleri reddetmek için sayısal bir sınırlamanın takvaya ve imanının değerine aykırı olduğunu insan ile Allah’ı zikr arasına kimse giremez diyerek Rasulullah’ı ve ashabını yalancılıkla ve din uydurmakla suçluyorlar.
Kur’an bana yeter diyor, kesintisiz gelen sahih bilgiyi red ediyor ama 5 cilt meal yazıyor.
Bunlar aslında LAİLAHE İLLALLAH AKLIM RASULALLAH diyen kişilerdir. Sümme Haşa
Hâlbuki Allah onlar hakkında Kur’an’ın mucizesini bize gösteriyor.
“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Oysa O, onların planlarını boşa çıkarandır. Onlar, “salatı ikame ettikleri” zaman üşene üşene yaparlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı da pek az zikrederler…”
“Ne onlara ne bunlara, arada bocalayıp dururlar. Allah, kimi doğru yoldan yoksun bırakırsa, sen ona asla bir yol bulamazsın.” (Nisa Suresi 142-143)
Rabbim bizi bu kişilerden muhafaza etsin
Selametle Kalın
