TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF SİSTEMİ: KISA BİR BAKIŞ
7 Haziran 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tanıtımıyla duyurulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okul öncesi, 1, 5 ve 9.sınıflarda hayata geçirilen yeni eğitim modelidir.
Son 20 yılda birçok değişim yaşayan Türk eğitim sistemi, özellikle merkezi sınavlarda yapılan ani/plansız değişim eleştirileriyle öğretmen-öğrenci-veli gibi her kesimin şiddetli tepkisi ile karşılaşıyor.
Yeni eğitim modelinin neleri getirip neleri götürdüğü ile ilgili net bilgilere ulaşmak benim gördüğüm kadarıyla o kadar da kolay değil. Bu yazıyı kaleme almamın sebebi biraz da olsa konuya kapı aralayabilmek. Bu konu o kadar geniş ve çok yönlü bir konu ki bir köşe yazısında özetlemek mümkün değil.
Geçen hafta velisi bulunduğum okulun okul aile birliğini temsilen, bulunduğum şehirdeki Maarif Modeli tanıtım toplantısına katıldım. Toplantıda sunum yapan hocamız, bulunduğum şehirdeki üniversitede dekanlık görevinde bulunan bir profesördü ve bizzat Maarif Modelini hazırlayan ekipte görev almıştı (Açıkçası toplantıya katılmadan önce bu kadar birinci elden bilgi edinmeyi beklemiyordum). Hocamız özetle neler diyor önce onları aktarayım:
- Öğrenciler ezbere bilgiden kaçınıyor, ezbere dayanan sorulara verilen cevaplar yetersiz. Aynı zamanda muhakeme ve kıyaslama güçleri de zayıf. (Açık uçlu sorulara öğrencilerin verdiği cevaplardan örneklerle bu tezini destekliyor) Öğrencilerin çoğunluğunun karar verme, problem çözme, eleştirel düşünme alanlarında eksik olduğunu vurguluyor.
- Öğrenciler sınav odaklı çalışıyor, bu da bilişsel gelişimlerini negatif etkiliyor (Hoca uzun vadede sınav sisteminin tamamen olmasa bile kaldırılmasından yana- nitekim ilkokul düzeyinde zaten kaldırıldı diyebiliriz.)
- Eski sistemde konuların işlenmesine ayrılan zamanın oldukça kısa olduğunu vurguluyor, farklı alanlarda önemli konuların bir iki dersle geçiştirildiğini, müfredatın eskiden bu şekilde olduğunu ifade ediyor.
- Sonuç odaklı yerine süreç odaklı eğitim fikrine geçiş yapıldığını ifade ediyor, öğretmenlerin çocukların gelişimini ya da konu ile ilgili bilgisini tek seferde ölçmek yerine süreç olarak değerlendirilmesi isteniyor.
- Milli ve manevi değerlerin eğitim yoluyla aktarılmasını ve yerleştirilmesini vurguluyor; öğrenciler arasında ahlaki problemlerin varlığı, madde kullanımı gibi istenmeyen durumlara vurgu yapıyor.
- Üstüne basa basa bu sistem değişikliğinin yeni olmadığını, 15-20 yıllık bir ar-ge sürecinin sonucu olarak ortaya çıktığını ve de yeni sisteminin başarısının görülebilmesi için biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu ifade ediyor.
Bunlara ek olarak, özellikle 3.madde için müfredatın güncellendiğini, kısa zaman ayrılan konuların işlenmesinin bir iki haftaya yayılması şeklinde planladıklarını; konulara dair uygulamalar olabilmesi için sınıf dışı aktivitelere tanınan sürenin arttırıldığını; yapay zekâ gibi güncel konuların 9.sınıf müfredatına eklendiğini ifade ediyor. Son olarak sistem hazırlanırken hangi ülkelerin eğitim modellerinin incelendiği ile ilgili bir liste de sunuyor, hepsi gelişmiş ülkelerden oluşan bu listenin içinde bizim medyanın da dilinden düşürmediği, aydın kesimin imrendiği Japonya, Güney Kore, İsveç, Danimarka gibi ülkelerden oluşuyor.
Gördüğünüz gibi bahsedilen her bir madde tek tek ve uzun uzun ele alınabilecek konular.
Eğitim sisteminin geliştirilmesi, buna kafa yorulması, bu alanda çalışmalar yapılması oldukça olumlu bir gelişme. Bu hususta herkesin hem fikir olduğu aşikâr. (Toplantıda da) Gördüğüm kadarıyla en büyük problem ve eleştiri, ölçme-değerlendirme ve merkezi sınavlar hususunda geliyor.
Çocukların psikolojik olarak bu durumdan etkilendiği, tek bir sınav ile geleceğin belirlenmesinin sağlıklı olmadığı, devlet eğitiminin bu noktadaki yetersizliği ve özel kursların hayatımızın bir parçası olması durumu hepimizin karşılaştığı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada gelir dağılımı adaletsizliği ve maddi baskıların hem aileleri hem de çocukları etkilemesi bir yana; bir de tüm bu sıkıntıların üstüne sınav sisteminde yapılan değişiklikler neticesinde birçok aile olumsuz yönde etkileniyor. Özellikle bu ailelerin yeni bir sistem adını duymaya bile tahammülü kalmamış durumda.
Umarız yeni sistemin getirdiği yeniliklerin olumlu etkilerini önümüzdeki zamanlarda gözlemleyebiliriz. Yapılan değişiklikler yeterli olmayabilir, elbette daha da geliştirilmesi ve iyiye gitmesi hepimizin temennisi.
Sağduyulu her eleştiri dikkate alınmalı.
Son olarak şunu da ifade edeyim ki veliler olarak kaçınılmaz biçimde biz de bu sistemin bir parçasıyız.
Eleştirilerimiz elbette olacak ama elimizi taşın altına koymaktan başka çaremiz de yok.
Evde başlayan eğitim hep evde desteklenmeye devam etmeli.
Her anne baba kabiliyetleri ölçüsünde, bilgileri yettiğince her yaş döneminde çocukların gelişimine katkıda bulunmaya devam etmeli.
Mevcut sistem akademik başarıyı etkileyecek değişikliklere gitse bile, zihinsel ve bireysel gelişimlerine odaklanarak ahlaklı, iradeli, sorgulayıcı, cesaretli ve erdemli bireyler yetiştirebilmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
Sağlıcakla kalın.