U ime Boga Milostivog
Samilosnog
Molimo Te Bože,
Svemogući,
Neka tuga postane
nada!
Neka osveta bude
pravda!
Neka majčina suza
Bude molitva:
Da se nikome nikad
Ne ponovi Srebrenica!*
*(Yüce Allah’a duamız odur ki, haksızlıklar umuda dönüşsün, intikam adalete dönüşsün, anaların gözyaşları duaya dönüşsün ki Srebrenica bir daha asla hiç kimseye karşı hiçbir yerde tekrarlanmasın) (Molitva u Srebrenici- Srebrenica anıt alanında sergilenen Srebrenica duası)
Srebrenica, Bosna Hersek’in doğusunda, Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin (Republika Sırpska) içinde bulunan ve Bosna Hersek ile Sırbistan’ın sınırında olan bir kenttir. Saraybosna’ya yalnızca 133 km. uzaklıkta olan bu kent, Bosna savaşı sırasında, 1995 yılında bu kentte yaşanan soykırım sebebiyle öne çıkmaktadır. Ratko Mladić komutasındaki Sırp Cumhuriyeti ordusuna bağlı akrepler isimli paramiliter grup tarafından Srebrenica’da gerçekleştirilen soykırım sonucu 8000’den fazla Boşnak erkek ve çocuk hayatını kaybetmiştir ve bu soykırım İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, Avrupa’da yaşanan en büyük katliam olarak nitelendirilmektedir. Soykırımın üzerinden geçen 28 yıl içinde, Srebrenica’da Sırp güçlerince öldürüldükten sonra toplu mezarlara gömülen soykırım kurbanlarına ait 85’ten fazla toplu mezar bulunmuştur. Her yıl 11 Temmuz’da Srebrenica Potočari anıt alanında düzenlenen anma töreni ve sonrasında kılınan cenaze namazı ile o yıl içerisinde toplu mezarlarda bulunan ve DNA yoluyla kimlikleri tespit edilenler defnedilmektedir.
Bu yazının amacı, 5 gün süren katliam boyunca yaşananları kaleme almak değildir. Zira, -gözlemlediğim kadarıyla- Türk kamuoyu bu konuya oldukça duyarlı olduğu için birçok kişi tüm yaşananlara dair bilgi sahibi. Konuya dair Türkçe kaynaklarda onlarca haber, dosya, belgesel ve röportaja ulaşmak da mümkün. Bu yazıyı kaleme almamın sebebi ise, bu konunun ne kadar çok bilinirse bilinsin her yıl aynı hassasiyetle ve ısrarla gündeme getirilmesi gerekliliğine olan inancım. Çünkü biliyorum ki bu soykırımın ya da diğerlerinin etkilerine maruz kalmış, savaşta yakınlarını kaybetmiş, savaşın acısını hep aynı tazelikle yüreğinde hisseden her Boşnak, bu yaşananlar tekrarlanmasın diye acılarına rağmen geçmişi yad etmek ve gündemde tutmak istiyor.
Son olarak iki öneride bulunarak konuyu tamamlamak istiyorum. Birincisi bir film önerisi. O günlerde Srebrenica’da yaşanan dehşeti en gerçekçi şekilde yansıtan uluslararası ortak yapım “Quo Vadis, Aida?” “Nereye Gidiyorsun,Aida?” filmi, -izlemesi güç olsa da- bunların tekrar yaşanmasının imkansız olmadığını anlamak açısından önemli. İkinci önerim ise Srebrenica soykırımından kurtulan, üniversiteden sınıf arkadaşım Jasmin Jusuf Jusufovic’in kaleme aldığı kendi hikayesi. Jasmin, Temmuz 1995’te Srebrenica’daydı ve o günlere dair şahitliğini kaleme alarak http://mementovivere.life/ bloğunda yayınladı. Bu blogda üst kısımda Türkçe seçeneğini seçerek Jasmin’in yaşadıklarını okuyabilir ve blogun linkini paylaşarak çevrenize duyurabilirsiniz. Sağlıcakla kalın.