BETÜL İSMİC
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. EKONOMİ
  4. NASIL BÜYÜMELİYİZ?

NASIL BÜYÜMELİYİZ?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İktisatta en temel kavramlardan biri olan ekonomik büyümeyi, Türkiye’de son yıllarda en çok siyasilerin ağzından duyar hale geldik; büyüme rakamları açıklandıkça hükümet kanadından yapılan çok olumlu açıklamalar, bazı kesimlerin şiddetli eleştirileri ile karşılaşıyor. Bu tartışmayı daha iyi anlayabilmek adına, bugünkü yazımızda konuyla ilgili küçük bir pencere açıyoruz.

Önce klasik tanımı hatırlayalım. Ekonomik büyüme, bir ülkede belirli bir dönemde mal ve hizmet üretiminde meydana gelen artışlardır. Ekonomik büyümenin ilgilendiği husus üretimin arttırılmasıdır ve üretim artışının sadece nicel yönü ile ilgilenir. Bu yaklaşım, yalnızca fiziki değişimleri dikkate alarak nitel değişimleri(yapısal değişimler) dışlamaktadır. Peki bu yapısal değişimler nelerdir? Üretim artışı ile birlikte toplumun eğitim, sağlık, ulaştırma, istihdam, nüfus, haberleşme gibi birçok alanda yaşadığı sosyal değişimlerdir. Üretim artışı ile birlikte bu sosyal değişimleri tamamlayan ülkeler, zaten gelişmiş ülkeler olarak adlandırılırlar. Ancak yineleyecek olursak, ekonomik büyüme olarak açıklanan rakam, bu nitel değişimleri kapsamamaktadır.

Sanayi Devrimi ile birlikte gelişen bir anlayışın sonucu olarak bu durum ortaya çıkmıştır. Sanayi Devrimi ve sonrasında  “üretimi arttırmak” neredeyse yegane amaç haline gelmişti. Büyümenin toplum refahına olan katkısı o dönem itibariyle önemsizdi. Ancak günümüz iktisat alanında büyüme ile birlikte-hatta en az büyüme kadar- tartışılan konular arasında gelir dağılımı, eğitim ve sağlıkta yaşanan ilerlemeler, ülkelerde demokrasinin durumu, ekolojik denge ve doğal kaynakların kullanımı olduğunu görmekteyiz. Bu konuların daha çok tartışılması ile birlikte ekonomik büyüme kavramı da evrilmiştir ve “iyi büyüme”  ve “kötü büyüme” ayrımına gidilmiştir.

İyi büyümenin nasıl olacağı açık; yukarıda bahsettiğimiz gibi üretim artışı ile birlikte yapısal değişimlerde olumlu ilerlemeler kaydederek ülkeler iyi büyümeyi yakalayabilir. Kötü büyüme ise birkaç şekilde gerçekleşebilir. Ülke ekonomileri, üretimlerini arttırarak nicel olarak büyüseler bile yeterli istihdamı sağlayamazlarsa işsizlikte artışın önüne geçemeyebilirler; bu bir kötü büyüme örneğidir. Gelir dağılımı adaletsizliğinin yüksek olması yada bireysel hak ve özgürlüklerin kötüleşmesi durumlarında da-her ne kadar üretim rakamları artsa bile- kötü büyüme örneği vardır. Son dönemde popüler bir kavram haline gelen “geleceksiz büyüme” ise gelecek nesillere bırakılacak doğal unsurların yok edilmesi yada yenilenemeyen doğal kaynakların tüketilmesi pahasına gerçekleşen ekonomik büyüme şeklidir ve bu da yine bir kötü büyüme örneğidir.

Kısaca toparlayacak olursak, bir ülkenin iyi bir büyüme modeli yakalayabilmesi için üretimini arttırmasının yanı sıra istihdamı da arttıran, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri giderici, hak ve özgürlüklerin anayasal haklarla güvence altında olduğu ve yenilenebilen enerji kaynaklarına yatırımların teşvik edildiği bir sistemi oluşturması gereklidir.

 

 

NASIL BÜYÜMELİYİZ?
Yorum Yap

Giriş Yap

Kriter Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!