Türk futbolunda yıllardır süregelen, klişeleşmiş, sıradanlaşmış hemen hemen futbolun f’sini bilen herkes tarafından söylenen bazı cümleler var. Hem ekranlarda hem gazetelerde hem sokakta…
Jorge Jesus geldiğinden bugüne futbolumuz adına birçok klişeyi, algıyı yıktı. Hepsinden önce “ülke puanı önemli” , “Fenerbahçe Avrupa’da daha iyi yerlerde olmalı” dedi. Son dönemlerde -bu sene hariç- ülke puanına önem veren Türk teknik direktör bile hatırlamıyorum. Yabancı bir teknik direktörün ağzından bu cümleleri duymak sanırım hepimize bir ders niteliğinde.
Gelelim ezber bozduğu klişelere. Bugüne kadar çoğu kişi “Futbolcu yeni geldi adaptasyon süreci var, alışacak.” diyordu. Jesus adaptasyon süreci vs bahane etmeden herkesten verim aldı şuana kadar. “Kazanan ilk bozulmaz.” “İdeal ilk 11” gibi klişeleri de bozdu. Daha önce ülke futbolumuz hep şu cümleleri duyuyordu: Kazanan ilk 11 bozulmaz. Ülke olarak buna alışmıştık ve öyle olduğuna inandık. Çünkü hep ilk 11 aynı olursa şampiyon olma ihtimali yüksek gibi cümleler üzerinden konuştuk. Jesus şuana kadar durumun böyle olmadığını da bize 2-3 ay içerisinde gösterdi. Jesus bu klişeleri bozdu ama muhtemelen yine bu cümleleri kullanmaya devam edeceğiz. Çünkü bilimsel olarak futbola pek yakın değiliz, bilimsel taktiksel yaklaşmıyoruz. Türk futbolunda bir klişe daha var aslında. 15 yıldır Türk teknik direktörler şampiyon oluyor. En son şampiyon olan yabancı teknik direktör 2006-2007 sezonunda Arthur Zico. Bu durum da bizlere “ligi bilen, dinamikleri tanıyan teknik direktör şampiyon yapar” algısını yerleştirdi. Bu algıyı henüz 15 yıldır kimse kıramadı. Bakalım Jesus 15 yıllık bu algıya da son verebilecek mi ?