Cumhuriyetin 100.yılında Türkiye şanına yakışır bir seçimi geride bıraktı. Her seçim döneminin akabinde olduğu gibi bu seçimi takip eden günlerde de yine önce Cumhurbaşkanı tarafından atanan kabine ve ardından seçimle belirlenen TBMM Başkanlığı başta olmak üzere siyasi partilerin grup yönetimleri ve Meclis Başkanlık Divanı makamları kamuoyunca merakla beklendi ve takip ediliyor.
Süreç henüz tamamlanmış değil.
Siyasi partiler meclis grup yönetimi seçimlerini tamamladı.
TBMM Başkanı da seçildi.
Ancak Başkanlık Divanı henüz tamamlanmadı. Ve bazı Milletvekillerinde hala heyecanlı bekleyiş sürüyor.
Ama bugünkü konumuz bu değil!
Bugünkü konumuz TBMM Başkanlığı.
TBMM Başkanlığı, çünkü devletin zirvesindeki 2 numaralı bu makama gelen kişi her zaman içinde bulduğu dönemin kodlarını verir bize.
TBMM Başkanı Cumhurbaşkanı’ndan sonraki ikinci isim.
Türkiye Devlet Protokol listesinin de ilk sırasında yer alıyor.
Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu açısından çok çok daha ayrı bir öneme haiz Meclis Başkanlığı.
Birinci Meclis, devleti kuran meclis ve o dönem Meclis Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı/Başbakan hüviyetini de taşıyordu.
Demek istediğimi anlıyorsunuz aslında;
TBMM Başkanlığı Atatürk’ün bulunduğu ilk makam ve bir yerde aslında TBMM Başkanlığına seçilen kişi bir zamanlar Atatürk’ün de bulunduğu makama oturmuş oluyor.
Olay bu yönüyle bize esasen TBMM Başkanı’nın siyasi-sosyal statüsünün de bilgisini veriyor.
Cumhuriyetin kuruluşuna giden süreçte 1.Meclis’in Başkanı Gazi Mustafa Kemal Anadolu’nun o günkü durumunun da getirdiği olumlu/olumsuz her şeyle oraya oturdu ve dönemin şartları ile kendi vizyonu kapsamında bir ilke ve prensipler manzumesi ortaya koydu.
Bu manzumeler de devam eden süreçte kurulacak Cumhuriyete, ilke ve devrimlere zemin teşkil etti.
Milliyetçilik, Devletçilik, Laiklik, Cumhuriyetçilik, Halkçılık…vd.
Bu ilkelerle Atatürk’ün ve Cumhuriyetin kurucu unsurlarının ekonomide devletçilik, sosyal hayatta laiklik, siyasette milliyetçilik temelinde yürüyerek ortaya koydukları değerleriyle oluşan yeni devlet bu çizgiden çok da sapmadan ilk yüzyılı geride bıraktı.
KURTULMUŞ VE İKİNCİ YÜZYIL
Cumhuriyet ikinci yüzyılına girerken AK Parti’nin öncülüğünde yeni dönem “Türkiye Yüzyılı” ilan edildi.
Ve TBMM’nin başına da AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ seçildi.
Numan hocanın seçim sonrası teşekkür konuşmasını izlediniz mi?
Yeni Başkan konuşmasında yeni döneme ilişkin önemli ipuçları verdi.
Halkımızın teveccühüne layık olmak çabasından, TBMM’nin her bir ferdinin fani; ilkelerin ve kurumların kalıcı olduğundan bahsederek başladı Kurtulmuş konuşmasına.
1.TBMM’nin üstlendiği tarihi sorumluluğu da andı tabi.
Seçim zamanı maksadını aşan konuşmaların ve kırıcı tavırların geride kalması gerektiğini, yüksek tahammül sınırlarıyla 16 siyasi partinin bulunduğu bu meclisle uluslararası arenada sözü güçlü bir Türkiye’nin olması gerektiğinden bahsetti.
Yıkıcı değil yapıcı olmalıyız dedi ve Bakanlara da baştan bir uyarı da bulundu:
Yasama-Yürütme ve Yargı’dan oluşan güçler ayrılığı ilkesini amaç birliğiyle sonuna kadar işleteceklerinden bununla birlikte Yürütme’nin, Yasama’nın uyarılarını ciddi manada dikkate alması gerekliliğinden özellikle bahsetti.
Türk milletinin 14-28 Mayıs seçimleriyle dünyaya demokrasi dersi verirken aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ni de bir kez daha onayladığını ve sistem tartışmalarının artık geride kaldığını vurguladı.
Sivil Anayasa’da acele etmemiz gerekir dedi.
Kendisinin sonuna kadar tarafsızlık ilkesi prensibiyle hareket edeceğini, siyasi partilerle sürekli istişare halinde olacağını ve vekillerin de tüm müzakerelerde yumruklarını sıkmayıp karşılıklı tokalaşarak meseleleri çözmelerini beklediğini belirtti.
DÜŞÜNDÜKLERİM…
TBMM’nin Birinci Başkanı Atatürk… Osmanlı’nın kötü giden günlerine karşın arkadaşlarıyla Anadolu topraklarında yeni bir sayfa açtı. Daha milliyetçi daha devletçi; maneviyata seviyeli, modernizme/batı tavrı hayata daha yakın bir yaklaşımla…
TBMM’nin 30’uncu, yeni yüzyılın ilk TBMM Başkanı Kurtulmuş… 20 yıllık AK Parti iktidarında kronikleşmiş sorunların büyük ölçüde çözüldüğü… Daha ümmetçi daha liberal; maneviyata çok daha yakın geleneksel İslamcı bir yaklaşımla…
Türkiye Yüzyılı’nın Cumhurbaşkanlığından sonra bana sorarsanız en önemli sembolü TBMM Başkanlığı seçimiydi. İrade tercihini Numan Hoca’dan yana yaptı.
Hayırlı olsun.