Çok puslu gri, dumanlı bir hava sarmış etrafı.
Yağmurlu ıslak bir günde Londra sokaklarında mıyım?
Yoksa Ganj Nehri’nin yanında, tütsülere karışmış yanan insan cesetlerinin dumanları arasında mı?
Belli değil…
Dumanların içinden belirli belirsiz görüntüler geçiyor gözümün önünden.
Aaaa o da ne! Yücel başkan Numan hoca’yı ziyarete gitmiş.
Hem de bire bir görüşmüşler…
Görüşmüşler de bir de üstüne Numan hoca Yücel Başkan’a;
“Seninle tanıştığımızdan beri çalışmalarını hep takdirle izliyoruz. Özellikle gençlerle ilgili yaptığın çalışmalar ayrı bir önemi haiz; ama bilgin olsun rakiplerin var!” deyivermiş.
Yücel başkan da o kendine has gülüşüyle “Hayırlısı olsun efendim..de.. ben duymadım hiç Balıkesir’de ismi geçenler de hep inkar ediyor adaylıklarını; kimmiş bu aday” diye cevap verir…
Numan hoca’da eğilir Yücel başkan’ın kulağına ve “Bizim Mustafa (Canbey) çok istiyor BBB’yi” der.
Yücel başkan konunun üstünde pek durmak istemese de yine de kayıtsız kalamaz ve 10 gün sonra tekrar gider Numan hocaya.
“Sayın Başkanım” der, “Sen hocasın yap bize bi hocalık nasıl olacak bu işler” der.
Meclis Başkanı Kurtulmuş da “Ah Yücel” der, “Ben sana Mustafa dedim ama 10’a yakın aday varmış senin karşında” der.
Bu sahneler kaybolup giderken uzağa doğru başka bir görüntü geliyor gözümün önüne…
Bir fabrikanın ofisinde Balıkesir’in Canbeyi ile bir odanın Meclis Başkanı sıkı bir sohbet içinde. Pazarlık mı yapıyorlar desem… Makara-muhabbet mi koyu desem bilemedim.
Sohbetin bir bölümünde nedense TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun da adı mı geçiyor desteği alınsın filan mı deniyor tam anlamıyorum.
Başka bir görüntüde AK Parti İl Başkanı Ekrem Başaran etrafını saran kalabalığa rahatsızlığı ve yoğunluğu sebebiyle bu işleri bırakıp köşesine çekileceğini izah etmeye çalışırken; hemen arkasındaki odada Hacı Vahdettin abi çoooktaaan Karesi Belediye Meclis Üyeleri listesini yapmaya başlamış bile.
Belgin hanım yerimi Rümeysa’ya nasıl kaptırmam diye; İsmail bey de MKYK’ya tutup da beni de alırlar mı diye vakit geçirip diğer konuları umursamayadursun, Balıkesir’de;
Restoranın birinde Bigadiç ve İl hazırlığı…
Bir kafede Altıeylül, bir pastanede BBB hazırlığı…
Bir çay ocağında hızlı dedikodular…
Bir köşe kahvede gökyüzüne ulaşan küfürler…
Derken…
Alarmın abuk sabuk müziği eşliğinde uyanmışım…
Çokta terlemişim yaa…
Bu yaz havalar ne kadar da sıcak gitti?! 😉