MARKALAŞMAYA ÇALIŞAN BİR ŞEHİRDE KOLONYA’YA DAİR
Güzel Şehir Balıkesir’desiniz.
Bir eve misafirliğe gittiniz ya da bir pastanede, lokantada ya da çay bahçesindesiniz. Işıl ışıl güler yüzüyle ve elinde bir şişeyle biri yöneliyor size.
Ve en güzel hoş geldiniz dilekleriyle ellerinize üç beş damla bir sıvı döküyor.
Ovuşturuyorsunuz ellerinizi ve doyasıya içinize çekeceğiniz hoş bir koku kaplıyor boşluğu.
Limon mu?
Beyaz Zambak mı?
Saray Çiçeği mi?
Ihlamur mu?
Akasya mı?
Zeytin Çiçeği mi?
Çam mı yoksa Japon Kiraz Çiçeği mi?
Ayırt edemiyorsunuz belki ama müthiş bir güzellik ve ferahlık kaplıyor içinizi.
İşte Balıkesir’desiniz!
1700’lü yılların başından bu yana dünyanın farklı noktalarında üretilen kolonyanın en iyisinin olduğu şehirdesiniz.
Ellerinize dökülen bu kolonya ne Giovanni Paolo Feminis’in İtalyan kolonyası ne de Macaristan Kraliçesinin ‘Hayranlık Veren Su’yu.
Hepsinden farklı, hepsinden güzel; saflığın ve ferahlığın simgesi Balıkesir Kolonyası.
Kas ve eklem ağrınız mı var? Hiç çekinmeyin, hemen dökün elinize ovun ağrıyan yerinizi.
Çocuğunuzun ateşi mi yükseldi? Bir yandan hastaneye giderken bir yandan da alnına hafif hafif sürün kolonyayı.
Yanınızda biri mi bayıldı? Hafifçe kolonya koklatıp bileklerini kolonyayla ovun.
Ya da bulunduğunuz ortam havasız mı kaldı? Açın pencereleri ve kolonya serpiştirin çevreye.
Sevinçli misiniz? Kolonya sürünün ve doyasıya yürüyün şehrin sokaklarında mis gibi…
Moraliniz mi bozuk? Dökün kolonyayı ellerinize çekin o güzelim kokuyu içinize, ferahlayın…
Evet, işte Balıkesir’desiniz.
Ya da Balıkesir özlemiyle dünyanın herhangi bir yerindesiniz.
Ve elinizde Balıkesir Kolonyası.
Haydi, yaslanın arkanıza, dökün kolonyayı ellerinize ve keyfini çıkarın!
Çok kez kan verirken beni bayılmaktan kurtarmıştır kolonya 🙂
Yaslan arkana Talha bey yazılarınız çok güzel tebrikler, siyaset bürokrasi sanat ve basın maşaAllah