Balıkesir’in Millî Mücadele kahramanı çoktur.
Balıkesirliler de kahramanlarını çok severler. Hatta öyle ki kahramanlığın yanından yöresinden bile geçmeyecekleri kahraman ilan ettiği bile görülür bu şehrin.
Ama bugünkü köşe konuğumuz gerçek bir kahraman;
Tıbbiyeli Hikmet, Doktor-Subay Hikmet BORAN.
Abhazya’dan Trabzon’a sürgün edilen Çerkez göçmeni Posta-Telgraf Memuru Hakkı Bey’in oğlu Hikmet 1901 yılında Savaştepe’de dünyaya gelmiş.
Millî Mücadele’ye İstanbul’dan katıldığından belki de bizim buralarda üzerinde çok konuşulmayan bir isim Tıbbiyeli Hikmet.
Suyu sert insanı mert derler Savaştepe için.
Tıbbiyeli Hikmet’te havasını soluduğu suyunu içtiği Savaştepe’den mi yoksa Çerkez damarından mıdır bilinmez bu özellikte biriymiş.
Tıbbiye öğrencisi iken İstanbul’un işgaline karşı okulda direniş örgütlenmesinde etkin rol oynayan Hikmet, Sivas Kongresi’nin üyelerinden.
İngilizlere karşı örgütlenen grupta yer alan Hikmet İstanbul’dan Sivas Kongresi’ne giden 3 üyeden biri ve tabi Sivas Kongresi’ne katılan 38 kişiden de biri.
Kongre’de Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben yaptığı manda karşıtı özgürlükçü etkin hitabıyla dikkatleri üzerine çeken Tıbbiyeli Hikmet, Gazi Paşa’nın da yakından takip ettiği ve sevdiği kişilerden.
Sıhhiye Subayı olarak Büyük Taarruza katılan, TBMM kurulunca Ankara’ya giderek Cebeci’deki Asker Hastanesi’nde tifüse karşı aşı çalışmaları yapan Hikmet Bey savaş yıllarından sonra eğitimini tamamlar ve hayatını genel cerrah olarak sürdürür. Hatta bir ara Sarıkamış’a gönüllü şark hizmetine gider.
KLASİK CHP ZİHNİYETİ 10 YIL ÖNCE ÖLDÜRDÜ HİKMET BEY’İ!
Hikmet Bey’i çok seven ve aktif kişiliği, bilimsel birikimi ve saha tecrübesiyle TBMM’de ondan etkin olarak yararlanmak isteyen Gazi Paşa 1935 yılında
“Hikmet’i bulun, O Kiresinli (Savaştepe) Balıkesir Mebusu yapalım” der.
Paşa’nın çevresi -muhtemelen- Hikmet Bey gibi parlak birinin ekipte yer almamasını istediğinden Kiresin’i Giresun anlamış edasıyla Giresun ile Balıkesir’in uzaklığından dem vurarak “Aman efendim” derler.
Devam eden günlerde Gazi Paşa bir iki kez daha konuyu çevresine hatırlatır.
En sonunda ekip “Efendim, Hikmet Bey ölmüş” deyiverirler.
Hatta bunun üzerinde Cumhurbaşkanı Atatürk çok çok üzülür ve o an devam eden sofra sohbetini bitirip odasına çekilir.
Ancak hakikat başkadır!
Hikmet Bey hayattadır ve Albay rütbesiyle bir askerî hastanenin başhekimliğini yapmaktadır.
Ve bizim Balıkesirli Tıbbiyeli Hikmet bu olayın üzerinden 10 yıl sonra 1945 yılında vefat eder.
Tıbbiyeli Hikmet’le ilgili şehrimizi ilgilendiren bir konu daha var.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!