Hafta sonu tüm gözler Ankara’daydı.
22 yılını dolduran ve birçok alanda Dünya Siyaset Tarihine giren AK Parti, 4.Olağanüstü Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi.
Yurtiçinden ve yurtdışından üst düzey katılımın olduğu Kongre’de kurulduğu günden bu yana semboller ve mesajlara büyük önem veren Lider Erdoğan ve AK Parti, Cumhuriyet’in 100.Yılına vurguyla 100 bin kişilik bir kalabalıkla ülke ve dünya gündemine önemli mesajlar verdi.
Tüm illerden önemli sayıda teşkilat mensubu gece yarısından itibaren kongrenin yapılacağı salona ve çevresine akın akın ulaştı.
Bu, AK Parti’de bir gelenek artık.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan önce salonun dışında toplanan kalabalığı selamladı. Erdoğan buradaki kısa hitabından sonra salona geçti ve kongre başladı.
Gelmek istediğim konu farklı ama öncesinde Erdoğan’ın mesajlarına tekrar dikkat çekmek isterim.
Erdoğan 22 yıl önce partiyi ilk tanıttığı toplantıdaki gibi heyecanlı ve dinamik olarak birçok mesaj verdi kongrede.
LGBTİ karşıtlığı ve aile vurgusu…
Filistin-İsrail gerilimine itidal çağrısı…
Türkiye Yüzyılı mottosunun altyapısı ve gelecek projeksiyonu…
İlk fırsatta emekliler ve diğer gruplara yapılacak maaş zammı müjdesi…
Diğer partilerden faklı olarak AK Parti Kongrelerinin uyum ve istişare kültürüne sahip olduğu hatırlatması…
PEKİ, AK PARTİ NEDEN KONGREYE GİTTİ?
Normal şartlarda AK Parti her üç yılda bir beldelerden ve ilçelerden başlayarak kongre takvimini işletir. Önce beldeler sonra ilçeler daha sonra iller ve en nihayetinde Büyük Kongre yapılır.
Bu takvim sadece partini Ana Kademesi için değil yan kuruluşlar olan Kadın Kolları ve Gençlik Kolları için de tepeden tırnağa işletilir ve parti her üç yılda bir belirli bir tazelenmeye gider.
Bu dönemde kongre takviminin yerel seçimlerin hemen öncesine denk gelmesi sebebiyle Genel Merkez yönetimi belde/ilçe/il kongrelerini seçim sonrasına erteledi.
Akabinde Genel Başkan’ın çağrısı ve MKYK’nın kararıyla Olağanüstü Büyük Kongre kararı alındı.
Bu karar da beklentiyi hayli yükseltti.
Hangi beklentiyi mi?
Elbette değişim beklentisini!
Ancak süreçte bir sıkıntı gözüküyor.
Balıkesir ve Belgin Uygur-İsmail Ok konusunu söylemiyorum. Balıkesir ile ilgili mevzunun şimdi söyleyeceklerimden uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Şöyle ki, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleriyle başlattığı değişim sürecinde tüm Türkiye’de Milletvekili listelerinin %65’ini yeniledi.
Akabinde Bakanların neredeyse %100’ünü yeniledi.
Ve gayet tabii bunu da bürokratik yenilikler takip etti.
Yaz boyu Resmî Gazete’de atama kararnameleri hep bir birini takip etti ve hala da ediyor da. Buna da büyük ihtiyaç olduğu kesin.
Gel gelelim Büyük Kongre’de beklenen büyük değişim, beklentileri karşılamadı.
Evet, MKYK Listesinin 3’te 2’si değişti.
Evet, MKYK’ya 49 yeni isim girdi.
Ama Olağanüstü Kongre kararı alındığından bu yana kulislerde konuşulanlara, dışarıya sızdırılanlara baktığınızda; partinin en üst organında değişim filan yok.
İsim isim yazmayalım, kamuoyu yakından biliyor.
Kim gidecek/değişecek dendiyse yerli yerinde oturuyor.
Merkez Yürütme Kurulu’nda radikal bir değişim olmadıktan sonra MKYK’nın yarısından fazlası değişsin bu bir şey ifade etmiyor ki!
Hal böyle olunca; Olağanüstü Kongreye ne gerek vardı ki?!
Zaten hemen bir yıl sonra Olağan Büyük Kongre yapılacak!
Lider Erdoğan daha genç daha yeni bir Merkez Yürütme Kurulu ile kamuoyu önüne çıkabilirdi.
Ama yapmadı.
Herhalde vardır bir bildiği…