Başlıktan da anlaşılacağı üzere bugün William Shakespeare’den söz edeceğiz. Bundan tam 407 yıl önce hayata gözlerini kapatmış birinden bahsediyoruz. Bu isim hiç şüphe yok ki hem doğduğu ve yaşadığı ülkede hem de tüm dünyada tanınan bir isim. Kimilerinin “Romeo ve Juliet” eseri ile kimilerinin “Hamlet” eseri ile gönlüne taht kurduğu bir şair, bir yazar ve hatta oyuncu. Büyük bir çoğunluk Shakespeare’in eserlerini -okumasalar bile- isim olarak bilmektedir. Peki ya kaç kişi Shakespeare’in sır gibi saklanan ve tarihten silinen mesleğini biliyor?
Shakespeare, 1564- 1616 yılları arasında yaşamıştır. İngiltere’de bulunan Stratford-upon-Avon’da dünyaya geldiği için Avon’un Ozanı olarak da anılmaktadır. Sadece İngiltere’de değil dünyaca tanınan bir yazar olması takdire şayandır. Yaşadığı yüzyıl göz önünde bulundurulduğunda bu kadar tanınması çok da kolay olmasa gerek.
Shakespeare, iyi bir ailede dünyaya gelmiştir. Yaşadığı döneme göre herhangi bir kaygısı da bulunmadığından romantik bir kişilikte olması çok normaldir. Kaynaklara göre 154 sone eseri, 38 oyunu, uzun öykü şiirleri bulunmaktadır. Oyunlarının pek çok dile çevrilmesi ve sergilenerek oynanması onun şöhretini daha çok artırmaktadır. Eserlerini okuyanlar onun edebi kişiliğini ve romantik tarzını çok net bir şekilde göreceklerdir. Ancak burada bir parantez açmalıyım. Bu kadar naif, nazik bir edebi tarzı olan ve dünyaca tanınan Shakespeare’in tefeci olduğunu üzülerek belirtmeliyim.
Çeşitli rivayetlere göre Shakespeare’in zenginliği eserlerinden kazandığı paradan değil, tefecilikten kazandığı paradan gelmektedir. Her ne kadar tefecilikle uğraştığını tarihten silmeye çalışsalar da bu konuda başarılı olamamışlardır. Onlar da haklılar, böylesine ünlü bir şahsın eserlerini tefeci olduğunu öğrendikten sonra aynı duygularla okumak pek mümkün olmayacaktır.
