SESSİZCE EKSİLİYORUZ
“Bazen öyle olur. Normal şartlarda dünyayı yerinden oynatacak kadar kuvvetli hissetsen bile kendini, bazen parmağını oynatamazsın.” –Ali Lidar
Son zamanlarda bu sözü çok daha iyi anlıyorum…
Anlamakla kalmayıp yaşıyorum.
Son iki ayda hayatımın rutin akışı değişti.
Üst üste gelen hastalıklar, ölümler ve niceleri…
Kimi bir nefeste kimi ağır ağır veda etti bizlere…
Her vedanın ardından eşi benzeri olmayan bir sessizlik, büyük bir hüzün…
Ben ise hâlâ buradayım, onlarsız.
Artık eksildik.
Bir fincan, bir tabak, bir battaniye, bir baston…
Geride güzel hatıralar kaldı.
Biz de bugün varız peki yarın?
Belki de bu kayıplar bizlere yaşamayı daha iyi öğretebilir: yaşadığımız her anın kıymetini daha çok bilmeyi, aldığımız her nefes için şükretmeyi, yorulduğumuzda dinlenmeyi, sevgimizi hiçbir zaman esirgememeyi, geride kalanlarla birlikte daha iyi yol yürümeyi…
Bize yaşamayı öğreten insanların, yokluklarında yaşamayı öğrenmek zor olsa da, artık göz göze gelemesek bile gönülden gönüle bir yol, hiç unutulmayacak anılar var aramızda.
Bazı insanlar bu hayata veda ettikten sonra bile aslında yaşarlar: dualarımızda, gönlümüzde…
Bir gün yine karşılaşacağız.
İşte o gün her şey yeniden çok güzel olacak.
Ama o güne dek bir hoşça kal demek zorundayız…