“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.”
Günlerdir insanlık tarihinin en acımasız anlarına şahit oluyoruz. Bu sebeple yazıma başlamadan önce vefat edenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara güç, kuvvet ve sabır diliyorum. Yaşayamıyoruz, gülemiyoruz, içtiğimiz sudan utanıyoruz. Allah “Ol” der ve olur ve kuşlar fillere galip gelir hiç şüphesiz. Ancak ortada yıllardır değişmeyen bir gerçek var. Neden bu dünyadaki iki milyar Müslüman yıllardır tiyatro izler gibi dilsiz kesildi?! Biz hepimiz aynı anda “üf” desek uçacaklar, ağzımızı açamıyoruz. Ama biz çok seviyoruz. Birileri çıksın lanet okusun, düşmanları şiddetle kınasın. Biz de onu kahraman ilan edelim. Her şeyden önce asıl mesele bizim içimizde ve herkes şu an derin bir uykuda.
Biz kendi içimizdeki savaşların barışını sağlayabildik mi ki dünyada barış istiyoruz?
Bizler değil miyiz akrabalarımızın içine dedikodu bombası atan? Şimdi dünyadaki bombaların hesabını nasıl soralım?
Bizler değil miyiz her yıl Miraç Günü’nde birbirimize anlamlı mesajlar atan? Ülkenin yüzde kaçı Miraç’ta müjdelenen namazın hakkını veriyor da ilk kıblemizin hesabını soralım?
Biz söz verdiği halde sözünü tutmayan bir millet değil miyiz? Düşmanın sözüne sadık kalmasını hangi hakla bekleriz?
Biz isteyerek ya da istemeden de olsa kırdığımız kalplerden helallik aldık mı ki düşmandan bizi kırmamasını bekliyoruz?
Biz en yakınlarımıza merhamet gösterdik mi ki düşmandan merhamet bekliyoruz?
Biz deprem bölgelerinden seçimde istenilen sonuç alınamayınca yaptığımız yardımları onların yüzlerine vuran bir milletiz. Allah’tan neyin yardımını istiyoruz?
Biz 28 Şubat’ı yaşamış bir millet olarak kimsenin hak ve özgürlüğünü savunmamış bir millet değil miyiz? Şimdi kimin hakkını kimden istiyoruz?
Biz kendi nefsimize galip gelebildik mi ki düşmana galip olmanın umuduyla yaşıyoruz?
“Sen dünyasın; o yüzden sen değişirsen, dünya değişir.”
İnsan önce kendisini değiştirmeli ki bu dünya düzeni değişsin. Yerinde sayan, aynı hataları tekrarlayan, ders almayan bir milletin, dini tüccarlık olarak kullanan bir milletin, bilime değil filme önem veren bir milletin kendisini değiştirmeden başkalarına hesap sormaya kalkması samanlıkta iğne aramaktan başka bir şey değildir.