GERÇEĞİ, GERÇEKTEN ÖĞRETEBİLENLERE
Filistin’de şehit olan tüm öğretmenlere, öğretmen adaylarına ve öğretmen olma hayali kuran tüm çocuklara ithafen…
Gelenek bozulmadı. Bu Öğretmenler Günü’nde de coşkuyla ve büyük bir önemle kutlamalar yapıldı. Benim içimden bu günü kutlamak gelmiyor. Bu yıl ilk önce ülkemizde yaşanan depremde hayatını kaybeden kıymetli öğretmenlere, daha sonra Filistin’de kaybettiğimiz öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Eminim ki pek çoğu bu dünya düzenini değiştirmek, insanlığı daha da ileriye götürmek için doğru, erdemli nesiller yetiştirmeyi hedefliyordu. Tıpkı Şehit Öğretmen Ayşenur Alkan gibi, tıpkı Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz ve Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın gibi.. Öğretmenliğinin 25.gününde şehit edilen Neşe Alten’in de mutlaka bu ülke için yetiştireceği nice nesiller varken, hikâyesi yarım kaldı. Bizlere düşen en büyük görev yarım kalan hikâyeleri mutlu son ile bitirmek.
Öğretmen; tek bir kelimeden ibaret olsa da, tüm dünyayı değiştirebilecek güce sahip belki de ender mesleklerden. “Oku!” emri ile çıktığımız bu yolda “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü ile doğru, erdemli nesiller yetiştirmek hepimizin boynunun borcudur. Çünkü öğretmenlik bizde, peygamber mesleğidir. Böylesine kutsal bir mesleği layığıyla yerine getirmek de her kula nasip olmaz. Ne diyor Cengiz Numanoğlu:
Kimi, şöhret yapar, ilim vesîle,
Allah rızâsını, düşünmez bile..
Tepeden bakar ki, cümle câhile;
Ne âlim bir insan.. Desinler diye…
Öyleyse, işimize dört elden sarılmalıyız ve önceliğimiz şöhret ya da kazanacağımız para olmamalıdır. Eğer bizler iyi bir insan yetiştirmeyi hedeflersek, o zaman toplumu değiştirebiliriz. Bizim toplumumuz en çok torpilden ve liyakatsizlikten yakınır. Bunun en temel sebebi de dürüst bireylerin yetişememesindendir. Bu sebeple eğer gerçeği, gerçekten öğretebilen eğitimciler başa gelirse toplumda iyi yönde düzelmeler gerçekleşir. Tabii bizim ülkemizde bunun ne kadarı gerçekleşebilir, takdir Türk Halkı’nın…