SERAP FİŠO
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. GENEL
  4. Kadın Sosyal Hareketleri: Kruščica Nehri Kahramanları

Kadın Sosyal Hareketleri: Kruščica Nehri Kahramanları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İçgüdülerin ve sezgiselliğin önemini vurgulayan Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar ‘da anlattığı hikayeler ve betimlediği kadın modellemesinde, bu yaşadığımız belirsizliklerle dolu meşguliyet çağında, kadınların sezgisel güçlerine kulak vermesi adına kültürel aktarım materyalleri paylaşıyor. Estes’in kitabı çok farklı disiplinleri harmanlayan bir kaynak olsa da uzun süreli düşüncelerimin etkisinden olsa gerek, kitabı verdiği mesajlardan bağımsız bir biçimde kadın aktivistler ya da örgütlerle bağdaştırdım. Bunun en önemli sebebi ise, kadın aktivizm ve kadın sosyal hareketleri konusunun 2013’ten günümüze düşünsel gündemimde olmasıdır.

Günümüz insanının vurdumduymazlığına inat, tüm sezgisel ve içgüdüsel güçleriyle hareket eden, bir nevi doğanın savunucuları olan kadın aktivistler, başlattıkları kadın hareketleriyle, yaşadıkları bölgeyi, toplumu, doğayı, korumak adına geliştirdikleri içgüdüsel davranış ve mücadeleyle yaşam döngüsüne, mekândan ve zamandan bağımsız olarak katkı sağlarlar. Bu yazıda, Bosna Hersek’te çevresel kadın hareketinin kahramanları olarak kabul edilen – “Kruščica’nın cesur kadınları” vaka çalışmasını ele alarak, savundukları toplumsal hareketi okuyucuya tanıtma planlanmaktadır.

Okumaktan ziyade izlemeyi tercih edenler için küçük bir hatırlatma; buradaki hikayenin ayrıntılarını, Mart 2018’de Avrupa’nın yanı sıra Japonya, Güney Amerika ve Avustralya’da da prömiyeri yapılan, “Mavi Kalp” adlı belgesel filminde izlemeniz de mümkündür. Özetle, belgesel, Avrupa’daki son vahşi nehirlere ev sahipliği yapan Balkan coğrafyasında, 3.000’den fazla hidroelektrik santralinin inşasının yarattığı tehditten korunmak için mücadele eden insanların hikayelerinden derlenmiştir.

Bosna Hersek gibi adını dahi, Sava nehrine dökülen Bosna suyundan almış bir ülkenin, su kaynaklarının, nehirlerinin, ekolojik sistemdeki önemi yadsınamaz bir gerçektir. Ancak, kapitalist dünya düzeni ve teknolojik gelişmeler ekolojik düzen tanımaz halde doğal kaynakları yok etmeye ve bu tür doğal kaynaklarla var olma mücadelesi veren toplumları yıkmaya devam etmektedir. Nehir yataklarındaki yıkıma sebep olabilecek faktörlerden bazıları uzun soluklu kalkınma planlarından bağımsız yürütülen baraj ya da hidroelektrik santralleri inşaatlarıdır. Tabi ki bu teknolojik entegrasyonun olumlu yanlarını savunacak durumlar söz konusu olsa da ben doğal kaynakların doğal yollarla korunmasını savunan kadın bir aktivist olarak düşüncelerimi paylaşacağım.

Balkan coğrafyasında 3000’den fazla hidroelektrik santrali inşaat projesinin devam ettiği bilinmektedir. Maalesef, politik çıkarlar sonucunda halk ve kamuya yeterli açıklama yapılmadan belli küresel güçlere hizmet etmek amacıyla devam eden bu projeler, yerli halk tarafından kolaylıkla kabul edilmemektedir. Bu karşı duruşlar, bazı bölgelerde örgütlenmelere ya da sosyal hareket vakalarına dönüşmekte, bazen de uluslararasılaşmış sosyal hareketlere doğru evrilmektedir. Orta Bosna Kantonu Kruščica Nehri’nin üzerinde 2017 yılında başlayan kadın direnişi de çevresel faktörlere bağlı olarak bir araya gelen kadınların örgütlenme becerilerini nasıl sosyal harekete çevirdiklerinin örneklerinden biridir.

Vitez bölgesinden geçerek Lašva Nehri’ne akan, Vitez ve Zenica’ya içme suyu sağlayan, nehir alabalığı için uygun yaşam olanakları ve yumurtlama alanlarıyla, adını kendine ev sahipliği yapan dağdan alan Kruščica Nehri, 2017 yılından beri, Kruščicadaki kadın sakinlerinin kendine olan bağlılıklarına birebir tanıklık etmektedir.

2017 yazında, hidroelektrik santralı inşaatı çalışmaları için görevlendirilen işçiler, ağır iş makineleriyle nehre yaklaşmaya çalıştıklarında, Kruščica köyü sakinleri ve bir grup kadın nehir üzerindeki köprüleri vücutlarıyla ablukaya alarak, hidroelektrik santrali inşaat çalışmalarının başlamasına izin vermedi. Bu savunma hikayesinin başlamasından bir buçuk yıl sonra kadın aktivistler; polis şiddeti, aleyhlerindeki mahkeme davaları ve günlük tehditlerle karşı karşıya kalmalarına rağmen nehir üzerindeki günlük nöbetlerini yaz kış demeden, 7 gün 24 saat köprünün üzerinde bekleyerek sürdürdüler.

İlk olarak, “Kruščica’nın cesur kadınları” başlattıkları bu küçük çevresel aktivizm hareketini, büyük çaplı çevresel sosyal bir harekete dönüştürmeyi başardılar. Daha sonra ise, 325 günlük mücadele ve savunma sonucunda nehirde başlatılması planlanan hidroelektrik santralinin inşaatını durdurdular.

Bosna Hersek’te kadın gücünün örneği olan bu çevresel hareket, ülkenin kadınlarının dönüştürücü gücünü ve sosyal alandaki varlıklarını incelemek açısından vaka çalışması olarak ele alınabilecek önemli bir sosyal hareket çalışmasıdır. Kimisinin Bosna Hersek’te bir nehir kenarında, kimisinin Türkiye’de bir dağın eteğinde, kimisinin de İran’da bir ağacın etrafında yaşam mücadelesi verdiği, yeşeren, var olan, güçlenen tüm  kadınlara, kendilerini inşa etme çabalarında kolaylıklar diliyorum.

Kadın Sosyal Hareketleri: Kruščica Nehri Kahramanları
Yorum Yap

Giriş Yap

Kriter Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!