Kıymetli okurlarım, bugün sizlere seçim döneminde birçok mitingde çalışan(çalan) bir hırsızlık çetesinden bahsetmek istiyorum.
Bu yazıyı seçimden önce kaleme almak istemedim çünkü olumsuz örnek teşkil etmekten kaçındım. Bu hırsızlık olayının çok rahat çok profesyonel olduğunu gördüm ve sizler de okuduğunuzda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
1987 seçimleri öncesinde Turgut Özal şehir şehir gezerek partisinin iktidara gelmesi için çeşitli mitingler düzenliyordu. Bu hırsızlık çetesi de bu mitingler üzerinden bir plan kurmuştu. Plana göre Turgut Özal konuşma yapmak için sahneye çıktığında iki elini başının üzerinde kenetliyordu. Mitinge gelen halk da Turgut Özal’ı görünce onlar da iki ellerini başlarının üzerinde kenetliyordu. Turgut Özal ve halk bu selamlaşma biçimi ile dakikalarca birbirlerini selamlıyorlardı. İşte tam bu sırada hırsızlar, karışıklık ve kargaşadan yararlanarak herkesin ceplerinden cüzdanlarını çalıyorlardı.
Bu hırsız çetesi, mitinglerden haberden olabilmek için seçim çalışmaları boyunca Turgut Özal’ın seçim otobüsünü takip ediyorlardı. Hatta ellerinde Turgut Özal’ın seçim programının kitapçığı bile vardı! Böylece yapacakları hırsızlık planları kuralına uygun bir şekilde aksamadan ilerliyordu. Ta ki yakalanana kadar!
Hırsızlar yakalandıktan sonra verdikleri ifadede çok üzgün olduklarını söylemişlerdi. Ancak üzgün olmalarının sebebi yakalanıp hapis yatacakları için değil, Turgut Özal’ın daha yapacak çok mitingi olduğu ve daha birçok soygun yaparak yüksek miktarda paralar kazanabileceklerini belirtmişlerdi. Ancak yakalandıkları için bu gerçekleşemeyecekti. Bu durumu hırsızlar şu şekilde özetlemişlerdi ‘’en bereketli zamanda yakalandık’’…