Okumak, insanoğlu var olduğu andan itibaren hayatının bir parçasıdır. Kur’an-ı Kerim’in inen ilk ayeti ‘’oku’’ diye başlıyorsa hemen her gün okuyup düşünmemiz gerekmektedir. Yüzyıllar boyunca insanlar başta kitap olmak üzere birçok şeyler okumuşlardır. Ancak 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali’ne kadar insanlar, diğer materyallerden ziyada çoğunlukla kitap okurlardı. Gerçekleşen ihtilal ile birlikte birçok şey değişti. İnsanlar artık düz kalıplaşmış kitaplar yerine özgür ifadelerin yer aldığı gazeteleri okumaya başladılar. Böylelikle yeni bir iletişim aracı gelişmeye başladı. Bu yeni iletişim aracı olan gazeteler fazlaca ilgi gördü. Çünkü gazeteler toplumsal olayları ve o toplumda yaşayan insanları yansıtıyordu. İnsanlar gazete okudukça kendilerini gazetede gördüler ve özdeşleştiler.
Yıllar geçtikçe, asırları devirdikçe görüldü ki gazeteler tarihi belge oldular. O dönemin en önemli filmleri gibi bizlere neler yaşandığını tüm çıplaklığıyla gösterdiler ve hala da göstermeye devam edecekler. Bu yüzden gazetelere, her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var.
1789 Fransız İhtilali ile birlikte gazeteler hayatımızda yaygınlaşsa da gazetenin varlığı milattan önce Roma dönemine kadar dayanmaktadır. O dönemlerdeki gazetelerin amacı, uzun yıllar süren savaşlardaki gelişmeleri halka ulaştırmaktı. 1776 yılında İngiltere (Britanya) ’den ayrılan kolonilerin bağımsız olması ve bir bağımsızlık bildirisi yayımlamaları ile basında özgürlük adında yeni bir gelişme yaşandı. Bu kuşkusuz Amerikan Bağımsızlık Bildirisi idi. Bu bildiriyi Fransız İhtilali takip edince özgürlük hareketleri Avrupalı devletler tarafından desteklenmeye başlamıştı. Bağımsızlık diye başlayan özgürlük hareketi özgür düşünceye yansıyarak bu durum gazetelere konu olmuştu.
Fransız İhtilali ile birlikte yayımlanan gazeteler, 1622 yılında basılan İngilizce gazeteyi örnek almışlardı. İngilizce ve Fransızca dillerindeki gazetelerin yanı sıra ilk Türkçe gazete nerede diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İlk Türkçe gazetemiz ise 1828 yılında Kahire’de basılmıştır. İsmi ise Vakayi Mısriyye’dir.
Osmanlı Devleti’nde, başkent İstanbul’da Fransızlar, ilk gazetelerini kurup bir süre yayın yapmışlardı. Ancak bu gazete tutunamayıp bir süre sonra yayın hayatını bitirmişti. Fransız İhtilali’nden yaklaşık 42 sene sonra Osmanlı Devleti’nde gazeteler yayımlanmaya başlamıştı.
Birçok yeniliğin padişahı olan II. Mahmud döneminde ilk resmi Osmanlı gazetesi olan Takvimi Vekayi yayın hayatına başlamıştı. Onu takip eden ve 1860 yılında yayın hayatına başlayan Tercümanı Ahval ilk özel gazetedir. Bu gazete şahıslar tarafından yani Agah Efendi ve Şinasi Bey tarafından kurulduğu için özel gazete diye nitelendirilmektedir. Tercümanı Ahval Gazetesini günümüz yerel basınına benzetebiliriz. Çünkü bu gazete bünyesinde içeridekileri ve dışarıdaki olaylara yer vermektedir. Güncel haberleri yayımlamaktadır.
19. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte Osmanlı Devleti’nde birçok gazete ve dergi çıkmaya başlamıştı. Zaman zaman basına sansür gelse de Osmanlı Devleti yıkılana kadar süreli yayınlar varlıklarını göstermeyi başarmış ve halkı gelişmelerden haberdar etme görevini sürdürmüşlerdir.