Kıymetli okurlarım, gün geçmiyor ki tarih ile ilgili bir olay karşıma çıkıp beni şaşırtmasın. Artık mesleki deformasyon mudur nedir sürekli kendimi tarihi olayların içerisinde buluyorum. Geçtiğimiz hafta öğrendiğim bu bilgi ile yine düştüm tarihin tozlu sayfaları arasına… Rastladığım şeyler galiba beni tarihi bir karakter ile akraba yapacak. Ya da yapmayacak?
Hepinizin bildiği üzere devlet işlerinde kullanılmak üzere ‘’e-devlet’’ isimli bir uygulamamız var. Bu sistemde de çalışma hayatınızdan, nüfus işlemlerine kadar birçok işlem yapılabilmektedir. Önceki senelerde de kişinin soy ağacı bu sistem üzerine tanımlandı. Ancak ben o sıralarda hiç bakmamıştım. Geçenlerde bu soy ağacı uygulaması aklıma geldi, hadi dedim biraz bakayım. Bakar bakmaz ne gördüm! Anneannemin dedesinin Yunanistan’dan Türkiye’ye gelmeden önce Yunanistan’da yaşadıkları köyün ismini gördüm. Anneannemin dedesi ve ailesi Osmanlı Devleti döneminde Yunanistan’da bulunan bir köyde yaşamaktaymış. 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye ile Yunanistan arasında bir nüfus mübadelesi yaşandı. Buna göre Yunanistan’da yaşayan 500.000 Müslüman Türkler Anadolu’ya getirildi. Anadolu’da yaşayan 1.200.000 Rum-Hristiyanlar halk da Yunanistan’a gönderilmişti. İşte bu mübadele ile anneannemin dedesi ve ailesi Balıkesir’e gelip yerleşmişti.
Hikâyenin bu kısmına kadar bir gariplik yok. Ancak anneannemin dedesinin yaşadığı köyü yöneten kişi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın yeğeni Kavalalı Mahmut Paşa imiş. Kavalalı Mahmut Paşa Drama şehrinde uzun yıllar yöneticilik yapmıştı. Yani günümüz ismiyle vali de diyebiliriz. Bu Drama şehrinin hemen yanında da Kavala şehri bulunmaktaymış.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kim olduğuna gelecek olursak 19. yüzyılda Mısır’ı yöneten bir Osmanlı valisiydi. Daha sonra Osmanlı hanedanına isyan ederek Mısır’da hâkimiyeti ilan etmişti. Bu sırada Osmanlı ordusu ile çatıştı ve yenildi. Ancak Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Devleti’nde görev almadan önce Kavala’da yaşıyor ve tütün sarma işleriyle uğraşıyordu. Tesadüfe bakın ki anneannemin dedesi de tütün sarma işiyle uğraşan bir kişiydi ve birbirleriyle yan yana köylerde yaşıyorlardı. O dönemlerde köyleri bilirsiniz, herkes neredeyse birbiri ile akrabadır. Günümüzde nüfus sayısı fazlalaştı, köyler mahallelere dönüştü. Ancak 1800’lü yılları düşünürsek aynı köyde yaşayan kişilerin ya da civar köylerde yaşayan halkın akraba olmama ihtimali biraz düşüktür. Tabii bu sadece bir yorumdur, bir yorum da bilimde asla kanıt sayılamaz. Ancak kanıta giden yol olabilir.
Velhasıl, bizim Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile akraba olup olmadığımız bu ipucundan öteye gidemedi. Ancak ben konu üzerinde araştırmalarımı sürdürüyorum, daha ayrıntılı bulgular elde ettiğimde de bunu yine sizlerle paylaşmaktan geri durmam. Bakalım bu ipuçları bize bir akrabamızı mı gösterecek yoksa tatlı bir tesadüften öteye gidemeyecek mi?
