Kıymetli okurlarım,
Geçen hafta sizler için kaleme aldığım köşe yazımdan sonra (okumayanlar veya tekrar okumak isteyenler için https://kriterhaber.com/yazar/rabiayurdakok/konu/iddia-ediyoruz-fransa-boyle-dolandirici-gormedi/ ) Türkiye’de de şaşırtıcı bir dolandırıcılık olayının yaşandığı bilgisi tarafıma ulaştı. Üstelik yakın bir tarihte, 1990’lı yıllarda… Olayı dinledikten hemen sonra çeşitli arama motorlarından araştırmalar yaptım. Kendimce çok ilginç bulduğum bu olayı da sizlerle paylaşmak istedim. Böylece ilginç dolandırıcı mevzularından ikincisini kaleme aldım.
Yıl 1993..
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir gün telefonu çalar. Arayan kişi kendisini ünlü tiyatrocu Perihan Savaş’ın adına aradığını ve bir miktar para istediğini söyler. Aslında arayan kişi ünlü dolandırıcı Selçuk Parsadan’dır. Süleyman Demirel arayan kişinin gerçek Perihan Savaş olup olmadığını araştırmadan istediği para miktarını direkt olarak örtülü ödenekten öder. Selçuk Parsadan insanların sesini kolayca taklit edebilecek yetenekte bir kişi idi. Taklit yeteneğinin gerçekçi olmasının sebebi de uzun yıllar bu sanatçıların menajerliğini yapmış olmasıydı. Sanatçıların yanında öğrendiği bilgileri de insanları dolandırırken kullanıyordu.
Süleyman Demirel’den sonra dolandırılma sırası dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e gelmişti. Selçuk Parsadan bu sefer kendisini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıttı ve onun sesini taklit etti. Selçuk Parsadan, Tansu Çiller’i telefonla arayarak Kemalistler Derneği’ne yardım için 5 buçuk milyar para istedi. Tansu Çiller orgeneral zannettiği kişinin sözünü sorgulamadan hemen kabul etti ve ertesi gün başbakanlık örtülü ödenekten Selçuk Parsadan’a istediği para gönderildi. Bu olaydan yedi ay sonra emniyet müdürlüğü durumu öğrendi ve Selçuk Parsadan’ın peşine düştü.
Selçuk Parsadan daha sonra Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’ı telefonla arayarak kendisinin bir paşa olduğunu ve Gaziantep Belediyesine Atatürk Ansiklopedisi satacağını söyleyerek yüklü bir miktarda para aldı. Bunun dışında Galatasaray Spor Kulübünün eski başkanı ve iş insanı Adnan Polat’ı da dolandırarak yüklü miktarda parasını almıştı.
Selçuk Parsadan 1996 yılının mayıs ayında Balıkesir’in Edremit ilçesinin Altınoluk Mahallesi’ne gelip saklandı. Polis teşkilatı bütün ülkede Selçuk Parsadan’ı arıyordu ancak bir süre bulamadılar. Selçuk Parsadan bir televizyon programına telefon ile bağlanarak kendisinin hayati tehlikesinin olduğunu ve peşinde mafya bulunduğunu söyledi. Bu telefon görüşmesinde Tansu Çiller’in dolandırılması ile ilgili de kendisine ‘’saf kadın’’ dedi. Aslında Selçuk Parsadan bu telefon görüşmesi ile kendisini ele vermişti. Telefonun sinyallerinden polisler yerini tespit ederek Selçuk Parsadan’ı tutukladı.
9.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Selçuk Parsadan, örtülü ödenekten 6 yıl 3 ay, mahkemede kendisini yargılayan hakimlere ‘’ahlaksızlar satılmışlar’’ dediği için mahkemeye hakaretten 2 yıl, başka bir dolandırıcılık davasından da 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı. Ancak 2001 yılında çıkan Rahşan Affı’ndan dolayı serbest bırakıldı. 2006 yılında da omurilik kanseri sebebiyle öldü.
Kendisine ‘’yüzyılın dolandırıcısı’’ Selçuk Parsadan tarafından dolandırılanlara da ‘’parsadanzede’’ denilmekteydi.
Peki, Selçuk Parsadan dolandırıcılık konusunda nasıl bu kadar profesyoneldi? Üstelik ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı olmak üzere birçok kişiyi nasıl dolandırabildi? Cevap gayet belli, Selçuk Parsadan’ın dedesi polis müdürü, babası emniyet merkez memuruydu. Ayrıca babası Adnan Menderes’in gönüllü yakın korumasıydı. Yani Selçuk Parsadan bütün hırsızlık ve dolandırıcılık mevzularına küçük yaşlardan itibaren aşinaydı. Alt yapısı oldukça sağlam olan profesyonel hırsız için insanlarla dalga geçip dolandırmak da adeta çocuk oyuncağıydı.!
