Başlığı okuduğunuzda şaşırdığınızın farkındayım. Çünkü hem cinlerden bahsediyoruz hem de onların düğününden bahsediyoruz. Üstelik bu düğünün Balıkesir’de olduğunu sizlere söylüyorum. Halkımızın yarısının hala üç harfli diye tabir ettiği varlıkların düğününü sizlere anlatmak benim için oldukça heyecanlı.. Ama duyduğumda içim ürpermedi değil..Yine de sizleri bu anekdot ile buluşturmak istedim.
Bu olayı duyduğum ana kaynağının büyük dayım olduğunu söyleyebilirim. Büyük dayım 1964, 1965 ve 1966 yıllarında Balıkesir ilinin merkezinde bulunan bugünkü adıyla Yeşilli Hamamı’nı, diğer bir adıyla Çarşı Hamamı, işletmekteydi. Bu hamam çok eski tarihlerde inşa edilmiş ve zaman içerisinde sürekli el değiştirerek günümüze kadar ulaşmıştı. Büyük dayım da bu hamamı üç yıl işletince hamam hakkında çeşitli bilgileri ve duyumları bilmekteydi.
Vaktiyle bir zamanlar Balıkesir’in merkezinde bulunan bu Yeşilli Hamamı’nı Ali isminde bir bey işletmekteydi. AliBey’in soyadı ve lakabını bilmekle birlikte burada zikretmemin etik açıdan uygun olmadığını düşünüyorum. Kendisi hayatta olmadığından ve çocukları veya torunlarından ismini zikretmek için izin alamadığımdan dolayı sadece AliBey olarak bahsedeceğim.
Ali Bey 20. yüzyılın bir zaman diliminde Balıkesir’de bulunan bu Yeşilli Hamamı’nı işletmekteydi. Günlerden bir gün saat gece yarısını henüz geçmemişken Ali Bey hamamı toparlayıp kapatıp evine gidecekti. Tam hamamı kapatacakken hamamın orta yerine bakmış bir de ne görsün? Cinler hamamın ortasında düğün yapıyor. Ali Bey ilk önce günün yorgunluğuna binaen hayal görüp görmediğini anlamaya çalışmış. Ancak Ali Bey’in gördükleri gerçekmiş. Ali Bey hemen yakınında bulunan odunları alarak cinlerin üzerine atmış ki düğün bozulsun ve cinler oradan gitsinler. Düğününüzerine odun atıldığın gören cinler çok sinirlenmişler. Sen kim oluyorsun da Ali Bey bizim düğünümüzü bozuyorsun edasıyla iki cin hemen Ali Bey’in koluna girmiş. Ali Bey’in sağ kolundan bir cin sol kolundan bir cin tutmuş. Hemen Ali Bey’i hamamdan çıkartmışlar ve Balıkesir’in çarşısında gecenin bir vakti Ali Bey’i gezdirmeye başlamışlar. Amaç belliymiş, AliBey’i düğünden uzak tutmak ve düğünün gerçekleşmesi. İki cin sabaha kadar Ali Bey’e bütün Balıkesir’i gezdirmişler sabahın ilk ışıklarında ise Ali Bey’i geri getirerek hamamın önüne bırakmışlar. Ali Bey bu yaşadıklarının şokunu üzerinden atınca hemen hamama girip bakmış ancak ortada ne bir düğün ne de bir cin varmış. Sabah da olunca hemen hepsi dağılmış. (Bunlardan korunmak için bol bol Ayetel Kürsi, Felak ve Nas Sureleri okunmalıdır.)
O günden sonra Ali Bey işlettiği hamamı bir başkasına devretti mi yoksa işletmeye devam mı etti bilinmez. Ancak bilinen bir başka gerçek var o dönemlerde hac vazifesini yerine getirmek isteyen Müslümanlar hacca gitmeden önce hamama gelip ellerindeki paralarını hamamın bütçesinde bulunan para ile değiştirirlermiş. Çünkü hamamın bütçesinde bulunan para temiz imiş. Hacca gitmeden önce ellerindeki pis paraları hamamdaki temiz para ile değiştirmek adet olmuş. Hamamdaki paranın temiz olmasının sebebi ise hamamı işletenler hamama gelenlerden para almazlarmış. Hamama gelenler gönüllerinden ne koparlarsa hamamcıya bırakırlarmış. Bir nevi herkes kendi bütçesine göre hamamcıya para bırakırmış. Bu sebeple halk arasında hamamcıdaki paraların helal para yani temiz para olduğu inanışı varmış.