İnsan, bedeni, ruhu ve akli yetenekleriyle donatılmış bir varlıktır. İnsan, duygusal, zihinsel ve spiritüel olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsanın özünde, sevgi, merhamet, adalet ve vicdan gibi değerler yatar. İnsanın en temel özelliği ise diğer canlılardan farklı olarak akıl, vicdan, merhamet ve irade sahibi olmasıdır.
Ancak ne yazık ki, bugün görmekteyiz ki Filistin’de yaşanan insanlık dramı bize insanın bu yüce özelliklerinden uzaklaşabildiğini de gösteriyor. Filistin topraklarında yaşanan zulüm ve adaletsizlik, insani değerlerden uzaklaşmanın en acı örneklerinden biridir. Masum insanların yaşam hakları gasp edilirken, çocukların ve kadınların hedef alındığı bu vahşet, insanlığın karanlık yüzünü ortaya koymaktadır.
Bu durum karşısında sessiz kalmak, insanlık onuruna ihanet etmekten başka bir şey değildir! Tüm dünya insanlarının, bu zulme karşı seslerini yükseltmeleri ve vicdanlarını harekete geçirmeleri gerekmektedir. Efendimizin, bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, buna gücünüz yoksa dilinizle düzeltin, buna da gücünüz yoksa kalbinizle buğz edin, sözündeki aşamalardan en az bir tanesini uygulayabilmemiz gerekiyor.
İnsanlık dramı karşısında sessiz kalmak, insan olmanın gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmemek demektir. Bu nedenle, tüm dünya ülkelerinin, Filistin’de yaşanan adaletsizliğe son vermek için ortak bir çaba göstermeleri gerekmektedir. İnsanlık onuruna yakışır bir şekilde, barış ve adaletin sağlanması için herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir.
Filistin’de yaşanan zulüm, sadece o bölgede değil, tüm dünyada yaşayan herkesin sorumluluğudur. Bu dram karşısında sessiz kalmak, insanlık vicdanına ihanet etmek demektir. Bu nedenle, herkesin bu konuda duyarlı olması ve sesini duyurması gerekmektedir. Çünkü insanlık, sadece kendi içindeki değerleriyle var olamaz; aynı zamanda diğer insanların da bu değerlere sahip olmasını sağlamakla yükümlüdür.