TARİH YAZARIMIZ RABİA YURDAKÖK PERA PALAS’TAN BİLDİRİYOR
PERA PALAS’TA BİR GÜN!
Tarihteki önemli geçmişi ve popüler kültürün birleşmesi ile gündemimize düşen, ilklerin oteli olma özelliğini taşıyan bir yerdir Pera Palas Oteli.
Bu otelin tarihi kültürünü size anlatmaya karar verdiğim zaman; kitaplardan okuduklarımı ve izlediğim diziyi harmanlayarak yazmak yerine otelin kendisini gezip içerisinde hissettiğim ambiyansı sizlerle paylaşmak istedim. Şu an bütün oteli gezdim ve otelin pastanesinde çayımı yudumlarken sizlere bu satırları yazıyorum.
Pera Palas Oteli tarihte birçok ilk olma özelliğini taşıyan binadır. Tarihi dokusu, manzarası ve kültürel faaliyetleri ile 19. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’da adeta minik bir Avrupa havası estiren konaklama yeridir. 19. yüzyılın sonlarında yabancı ülkelerden gelen devlet adamları İstanbul’da kendi konforlarını sağlayacak bir otel bulmakta zorlanıyorlardı. Türk yapımı konaklama yerlerinde kalmaktan çekiniyorlar kendilerine ait bir yer istiyorlardı. Pera Palas Oteli de bu sebeple inşa edilmişti.
Pera Palas Oteli’nde asansör bulunması 19. yüzyıl insanını hayrete düşürecek derecede lüks bir mekanizmaydı. Eyfel Kulesi’nin asansöründen üç yıl sonra yani 1892’de İstanbul’da ilk defa asansör Pera Palas Oteli’nde kullanılmaya başlanmıştı. Pera Palas Oteli’nin tarihinde ilkler sadece asansör bulundurmakla kalmayıp aynı zamanda İstanbul’da ilk defa sıcak suyun bulunduğu otel olarak da tarihe geçmiştir. Ancak bu sıcak su sadece otelin birinci katındaki odalara ulaştırılabiliyormuş. Üst kattaki diğer odalarda sıcak su yokmuş. Osmanlı Sarayında bile sıcak suyun hamamdan temin edildiği göz önünde bulundurulursa Pera Palas’ın bu ilklere imza atması takdire şayandır.
Pera Palas Oteli günümüzde İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesinde yer almaktadır. Hala hem otel olarak hem de restoran olarak “beş çayı” adı altında misafirlerine ikramlar sunmaya devam etmektedir.
Ünlü polisiye kitap yazarı Agatha Christie 1914 yılında İstanbul’a geldiği sıralarda Pera Palas Oteli’nde konaklamıştı. Agatha Christie burada bulunan 411 numaralı odasında “Doğu Ekspresinde Cinayet” isimli romanını yazmıştı. Ancak konakladığı oda numarası 100 küsür numaralı odalardan birisidir. Çünkü o dönemde sıcak su sadece birinci kata yani 100 küsür numaralı odalara gittiği için gelen tüm misafirler bu odalarda kalmışlardı. Ancak Agatha Christie romanını neden 411 numaralı odada yazdığı konusu ise tam bir merak konusudur. Ne yazık ki bu konu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır…
Mustafa Kemal Atatürk de 1917 yılında Çanakkale Cephesi’nden dönmüştü. Bu sıralarda kendisine konaklamak için otel bakarken aniden kısa bir doğu görevine gitmesi gerekmişti. Doğu görevine gidip tekrar İstanbul’a geri gelen Mustafa Kemal, İstanbul’da Pera Palas Oteli’nde konaklamak istemişti. Bunun sebebi de otelin hem denizden hem karadan bağlantısı olduğundan düşmanların hareketlerini daha yakından gözetleyebilmekti. Atatürk 4 Ekim tarihi itibariyle otele giriş yapmıştı. O dönemde İstanbul düşman devletler tarafından işgal altındaydı. Ülke çok zor günlerden geçmekteydi. Herkes kaygılıydı ve korkuyordu. Çeşitli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde Mustafa Kemal, gelişmeleri otelden yani Pera Palas’ta kalarak takip etmişti. 15 Aralık tarihinde Osmanlı şehzadesi Vahdettin, Almanya’ya ziyarete gidecekti. Kendisine refakatçi olarak Mustafa Kemal’in gelmesini istemişti. Mustafa Kemal de haberi alır almaz Pera Palas’tan ayrılmış ve Almanya’ya gitmişti. Şu an otelde Atatürk’ün odası aynı şekilde muhafaza edilerek saklanmaktadır. Sadece perdeler ve koltuk kılıfları temizlik açısından belirli süreler içerisinde değiştirilmektedir.
Sizler de, Türkiye’de ilk defa Avrupa standartları düzeyinde olan bu oteli ziyaret etmek isterseniz kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir mevkide olduğundan emin olabilirsiniz. Müzeyi gezerken tarihi dokusunu hissedeceğinizi, orada çay içerken sanki 1915 yılında çay içiyormuşçasına hayale dalacağınıza eminim. Şimdiden iyi gezmeler diliyorum.
