Neden üzülürüz, neden kriz yönetmek durumunda kalırız, neden bir şeylerin hep yolunda gitmemesinden şikayet ederiz ki ? Hayatımız kısa ve uzun vadeli planlardan ve ideallerden oluşmaktadır. Kısa vadeli planlarımızın suya düşmesi bizim canımızı az sıkarken; uzun vadeli planlarımızın yok olması bizde belirsiz bir buhran yaratabilir. Elimizde olmayan sebepler, değişen şartlar, x kişisi y kişisi gibi çeşitleri bahaneler bulmaya çalışsak da aslında tek sorun biziz, kendimiziz. Tek ve yadsınamaz bir gerçek var ki o da doğa. Doğanın işleyişi yıllardır süre gelen istikrarlı devinimi bizim tek feyz almamız gereken bakış açısıdır. Düzen ve süreklilik insan hayatında başarının basamakları olarak adlandırılabilir. Peki bu basamakları nasıl sağlamaktayız? Bilinçli ve bilinçsiz fikir ve alışkanlık tüketimi bizi sonunu bilmediğimiz bir hayat kumarına sürüklemekte…
Tabiki de her şeyin en temelini esas alarak yaklaşmalıyız; beslenme. Fizyolojik ihtiyaçlar bizim elzem görevlerimizdir. Bu görevleri yerine getirirken gelişmiş ve gelişmekte olan pozitif bilimin yanı sıra atalarımızın bize bırakmış olduğu örf adet ve geleneklerin ışığında doğan bilgileri hayatımıza ne denli aktarıp uyguladığımız bizim katetmiş olduğumuz dünya yolculuğundaki konumumuzu belirler. Ormanların kralı olan aslan algı olarak baktığınızda hep hakimiyet dolu rakipsiz ve korkulu gözükür, sizce hiç öğün atlıyor mudur? Ya da formuma dikkat etmeliyim diye bitkisel ağırlıklı besleniyor mudur? Her bünyenin kendine has DNA’sı vardır. Bunu keşfedip öğrenmek bizim yükümlülüğümüzdedir. Kendimizi aslanla bir tutmayabiliriz ama biz de kendi hayatımızın aslanı yani hakimiyet dengesi olabiliriz.
Geçmişten bu yana beslenmemiz çeşitli evreler atlattı. Tükettiğimiz tohumlar evrim geçirdi. Çeşitli meyveler türedi. Aslında bol çeşit, az fayda adı altında bir beslenme envanterine sahip olduk. Bu envanterde seçtiğimiz ürünler bizi bu noktaya getirdi. Savruk ve düzensiz beslenen bireylerin aynı vücutlarındaki tepkime istemeden hayatlarına yansımıştır. Bunun örneğine çok rastlarız. Tam aksi durum ise paso düzenli ve sekmez perhize bağlı insanların hayatlarında başarıyı yakalamaları tesadüf değildir algısı gibi. Vücudunuzu en iyi siz tanıyorsunuz. Ne yediğinizde ne hissediyorsunuz, nasıl beslendiğinizde hayatınızda bir adım daha atmış oluyorsunuz en iyi siz biliyorsunuz. Hedeflerimiz ve ideallerimize benimsediğimiz besinlerle kurulu bir köprüden geçebiliriz ancak. Sağlam köprüler, sağlam adımlar ve sağlıklı hayatlar iken tekinsiz köprüler beklenmedik kazalar, hayal kırıklıklar ve sürekli değişmekte olan planlardır. Peki şimdi siz ideallerinizi mi yiyorsunuz yoksa idealleriniz mi sizi yiyor?