Balıkesirlilerin artık sabrı tükenmişti. Riyakârlık, adam kayırma, rüşvet belediyede alıp başını gitmişti. Üstelik halk, bu olumsuzluklardan belediye başkanının haberi olduğundan ama bir şey yapmadığından şikâyetçiydi. Hatta belediye başkanı da bu işlerin içerisinde diyenler bile vardı. Dedikodular şehrin dört bir yanına yayılmıştı. Balıkesirliler artık bu kötü gidişata sebep olan belediye başkanından ve belediye çalışanlarından hesap sorma vaktinin geldiğini düşünüyordu. Tabii siz bunları okurken kimden bahsettiğimi anladınız. Ya da anlamadınız… Öyleyse olayları en baştan anlatayım. Bu olay öyle bir olay ki olayı yaşayanlar ve tanıkları maalesef hayatta değiller..
Bugün sizlere yazdığım bu olayı şuan Balıkesir’de bir kişi biliyor. Olay kayıtlara geçmiş ancak yüzyılın sonunda çıkan yangından dolayı kayıtların çoğu yandığı için istatistiksel veriler günümüze ulaşamamıştır. Olay kayıtlara geçmemiş ancak olayı yaşayanlar tanıdıklarına anlatmış, onlar da bir başkalarına.. Böylece bu olay ağızdan ağıza günümüze kadar ulaşmıştı.
Olay, 19. yüzyılın tam ortasında Balıkesir şehrinde geçmektedir. Osmanlı döneminde yaşandığından şehrin ismi Karesi olarak adlandırılsa da olayı günümüze endekslediğim için bugünkü yazımda şehrin ismini Balıkesir olarak kullandım. Balıkesir’i yöneten dönemin belediyesinde işler rüşvet ve adam kayırma ile gerçekleşirmiş. Halk, belediye çalışanlarını kaba bir tabirle ‘’yiyici’’ olarak adlandırmaktaymış. Bir gün bu gidişata dur demek isteyen Balıkesirliler kendi arasında anlaşmış ve herkes evinde bulunan kazma, kürek gibi kesici eşyalarını alıp bugünkü Ali Hikmet Paşa Meydanı dediğimiz yerde toplanmışlardı. Tıpkı Osmanlı döneminde yeniçerilerin At Meydanı’nda toplanıp kelle istemesi gibi.. Balıkesir halkı da bir kelle istiyordu, yani belediye başkanının ve rüşvet alanların istifasını..
Halkın isyan ettiğini gören şehrin ileri gelenleri hemen bu isyanı bastırması ve halkı sakinleştirmesi için Melek Hoca’ya haber ulaştırmışlardı. Melek Hoca, Balıkesir şehrinin önde gelenlerinden, sözünün ikiletilmediği, kendisine çokça saygı duyulan bir şahsiyetti. Şehrin karıştığını ve isyan çıktığını haberini alan Melek Hoca hemen Ali Hikmet Paşa Meydanı’na gelip halkı sakinleştirici konuşma yapmıştı. Bu rüşvet ve adam kayırma konusunun çözüleceğini söylemiş hatta kendisinin buna kefil olduğunu belirtmişti. Halk, Melek Hoca’dan böyle bir söz alınca ikna olmuş ve evlerine dağılmıştı. Böylece isyan Melek Hoca sayesinde bastırılmıştı.
Melek Hoca hemen İstanbul’a bir mektup yazarak durumu anlatmıştı. Osmanlı hükümeti durumu gözlemlemesi ve çözmesi için Balıkesir’e, Balıkesir Mutasarrıfı (yöneticisi) olarak Ahmet Vefik Paşa’yı göndermeye karar vermişlerdi. Ahmet Vefik Paşa da Melek Hoca’nın şöhretini çok duymuştu. Bu vesileyle kendisini göreceği için sevindiğini etrafına söylemişti.
Ahmet Vefik Paşa İstanbul’dan vapura binmiş ve Bandırma’ya gelmişti. Bandırma’dan da Balıkesir merkeze faytona binerek gelmişti. Bu zor ve meşakkatli yolculuk sonunda Balıkesir’e ulaşmış ama o da ne ?! Melek Hoca birkaç gün önce vefat etmişti. Balıkesir’e gelince Melek Hoca’nın vefat haberini alan Ahmet Vefik Paşa çok üzülmüştü. Ahmet Vefik Paşa, Melek Hoca’yı görme heyecanıyla geldiğini ve göremediği için üzüldüğünü Balıkesirlilere söylemişti. Balıkesirliler de Melek Hoca’yı canlı göremedi ama yüzünü görsün diye düşünüp Melek Hoca’nın tabutunun açılmasını söylemişlerdi. Tabut açılmış ancak Melek Hoca’nın elleri yüzünü kapatmış bir şekilde tabutta yatmaktaymış. Bunu görünce Ahmet Vefik Paşa, Melek Hoca’nın yüzünü görmek bana nasip değilmiş diyerek çekip gitmişti.
Ahmet Vefik Paşa Balıkesir’e gelince Melek Hoca’yı göremedi peki sorun çözüldü mü diye soracak olursanız, rüşvet ve adam kayırma sorunu çoğunlukla çözülmüştü.
