Tiyatro denilince aklımıza hemen o meşhur tanım geliyor. Tiyatro insanı insana insanla anlatma sanatıdır. Tiyatro oyuncusu olmak kolay değildir her şeyden önce hata yapma lüksün yoktur. Sanatçıların dediği kadar var, tiyatro sahnesi oyuncunun er meydanıdır. Ve bu er meydanından nice sanatçılar geçmiştir.
Peki, bu tiyatronun ve sanatçıların İsmet İnönü’nün makam koltuğu ile ne gibi bir bağlantısı olabilir? Türk tiyatrosu denilince Kenter kardeşleri hepimiz biliriz. Müşfik Kenter ve ablası Yıldız Kenter.. Tiyatroya gönül vermiş iki kardeş.. Anneleri İngiliz Olga Cynthia hanımefendi, babaları diplomat Ahmet Naci Bey’dir. Önce Yıldız Kenter ardından Müşfik Kenter İstanbul’a gelmişler, tiyatro eğitimi almışlar ve Kent Oyuncuları’nı (Kenter Tiyatrosu) kurmuşlardır.
Kenter Kardeşler, soyadlarını verdikleri Kenter Tiyatro’yu açmak istiyorlardı. Ancak o dönemlerde tiyatro açmak sanıldığı kadar kolay iş değildi. Çok çaba ve emek isteyen bir işti. Ancak Kenter Kardeşler tüm zorluklara rağmen tiyatro açabilmek için çabalamışlardı. Tiyatro açmak için yüklü miktarda para gerekiyordu. Bu parayı nasıl kazanırız diye düşünürken akıllarına bir fikir geldi. Tiyatronun koltuklarını sanki tiyatro oynanacak gibi dönemin zengin ve ünlü isimlerine satacaklardı. Satılan koltuklardan gelen para ile de tiyatroyu açabileceklerdi. Kenter Kardeşler tek tek medya patronlarının, siyasetçilerin ve tanınan bütün zenginlerin kapılarını çalmaya başlamışlardı.
Görüşme sırası dönemin ünlü siyasetçisi İsmet İnönü’ye gelmişti. İsmet İnönü ile yapılan görüşme çok verimli geçmişti. Ancak İsmet İnönü tiyatroya destek olabilmek için bir koltuk dahi satın almamıştı. Hatta Yıldız Kenter’in koltuk satma teklifine cevap olarak da ‘’ben bir koltuğu zor tutuyorum elimde’’ diye cevap verip gülmüştü. İsmet İnönü’nün bu cevabı espri açısından gayet komik olsa da o dönemde zar zor tiyatro açabilen Kenter Kardeşlerin tekliflerinin geri çevrilmesi hüzünlü olmuştur.
Yazının sonuna eklediğim görsel de bu görüşme esnasında çekilmiştir. Fotoğrafta Yıldız Kenter ve İsmet İnönü vardır. Her ne kadar uzlaşamasalar da fotoğrafta samimi bir poz yakalamaları tarihe geçmiştir.