İNSANDA RİTÜEL, RİTÜELDE İNSAN
İnsan hayatının her tarafı ritüellerle doludur. İnsanın dinsel, siyasal, eğitsel, sportif, askeri, duygusal ve manevi tecrübeleri, ritüeller etrafında dönmektedir. Ritüeller, salt dini bir bağlam içinde düşünülecek pratikler değildirler. İnsanın bütün tecrübe alanlarında ritüeller vardır. Kültürler ve gelenekler, dünyaya, doğaya ve insana ritüeller yoluyla vermek istedikleri anlamı yüklemektedirler.
Ritüeller sayesinde insan hayatında ve doğada sıradan olan bir şey yoktur. İnsan tecrübesinin en önemli boyutlarından birini ritüeller oluşturmaktadır. Ritüel boyut olmadan insanın edebiyat, din, felsefe, bilim, kültür, ahlak, cinsellik, akrabalık, beden, aşk, kutsallık ve doğa tecrübelerini anlamlandırmak ve anlamak mümkün değildir. İnsanın nörolojik, motivasyonel, bilişsel, duygusal, entelektüel ve sosyal süreçleri, ritüeller tarafından etkilenmektedir. Ritüeller, duygularımızın, düşüncelerimizin, amaçlarımızın, anlamlarımızın, algılarımızın ve davranışlarımızın abartılmış, manipüle edilmiş, yapılandırılmış ve standartlaştırılmış pratikleridir.
Ritüellerin, insanı şekillendirici bir etkisi vardır. İnsan ritüeller sayesinde bütün davranışlarını, alışkanlıklarını, kalıplarını ve kişiliğini sembolik ifadelere dönüştürmekte, ritüelleri sürekli olarak tekrar ederek kendisine, dünyaya ve doğaya verdiği anlamı sürekli olarak üretmektedir. Kendi içinde karmaşık, ilgisiz ve anlamsız gözüken hareketlerden oluşan ritüellere bir bütün olarak baktığımızda ritüellerin arkasında geniş anlamlar ve işlevler dünyasının olduğunu fark etmek mümkün olacaktır. Çocukluktan ergenliğe, bekarlıktan evliliğe, hayattan ölüme olan bütün geçiş aşamalarımızı ritüeller eşliğinde gerçekleştirmekteyiz. Geçiş ritüelleri, aslında hayat aşamalarımızın ritüelleridir. Ritüeller, insanın anlam dünyasının çerçeveleridir ve pratikleridir. İnsan, kendisi dahil her şeye dair anlamlar ve semboller ürettiği gibi, aynı zamanda yegane ritüel yapıcısı ve icatçısıdır. Yeryüzünde oluşturulmuş bütün ritüeller, insan tarafından insan için insana ve doğaya dair olarak oluşturulmuştur. Ritüel, insanın en büyük icat alanıdır. Antroploji, kültürel etnografi ve psikoloji, ritüel denilen icatlar alanını sürekli olarak incelemek ve araştırmak durumundadır.
Ritüel, dış dünyada uygulanan davranışlardır, danslardır, mimiklerdir, jestlerdir, müziklerdir, hareketlerdir. Görünür ve dışsal pratikler olmasına rağmen ritüelin etkisi içseldir. Ritüeller, dış dünya yerine iç dünyayı etkilemek ve şekillendirmek için icat edilmektedir. Ritüeller sayesinde toplum, kişiye kendi kimliğini giydirmekte, toplumun üyesi olarak korkuya ve kaygıya kapılmasına gerek olmadığı hissi verilmekte, sosyal kurumların disiplin içerisinde işler durumda olması sağlanmaktadır. Duygusal, fiziksel, bilişsel olarak birey üzerinde transformatif etkilerde bulunan ritüeller, kişiyi toplum içinde konumlandırmakta ve yerleştirmektedir. Toplum olarak bir arada olmak için ritüellere ihtiyaç duyulmaktadır. Ritüel, toplum olmanın olmazsa olmazıdır. Ritüeller, insanı kontrol etmek, yönetmek, yönlendirmek, sınırlandırmak için kurgulanan pratiklerdir. Ritüelin olduğu yerde disiplin ve otorite vardır. Ritüeller, özgürlüğü ve bireyi sevmezler. İnsanın insanı kontrol etmesi için icat ettiği kurgular olarak ritüeller, kolektivist ve otoriterdirler.
Ritüellerin merkezi, insan bedenidir. Fiziksel olarak uygulanan ritüeller, katı, şekilci ve tekrara dayalı bir karaktere sahiptirler. Ritüeller, rutin insan davranışı değildirler. Ritüeller, sıralandırılmış, yapılandırılmış ve sınırlandırılmış şekilde bölümlendirilmiş davranış kalıplarıdır. Uygulama sırasında ritüellerde değişikliğe gidilmemektedir. Ritüellerin değişmezliğinden dolayı ritüelleri yerine getirme kurallarına bire bir uymak zorunluluğu vardır. Ritüellerde, kural dışına çıkılmaz.
İnsan, fiziksel olarak ritüelleri kurallarına uygun bir şekilde yerine getirirken aynı zamanda psikolojik olarak ritüelin anlamını derinleştirmeye, genişletmeye ve zenginleştirmeye çalışmaktadır. Psikolojik olarak anlamlandırılmayan bir ritüeli fiziksel olarak yerine getirmek yeterli olarak değerlendirilmemektedir. Ritüeldeki her davranışın ve kuralın bir anlamı ve amacı vardır. Kişi, ritüelin bir anlamın ve amacın sembolik ifadesi olduğunun farkında olmalıdır. Anlamı ve sembolizmi yok olan bir ritüel, aslında değersizleşmekte ve önemsizleşmektedir.
Birey algısıyla, dikkatiyle ve hafızasıyla kişisel özelliklerini ritüelin parçalarıyla birleştirerek yeni bir bütün yaratmaktadır. Ritüellerin katı, tekrarcı ve şekilci özellikleri, bilişsel olarak ritüellerin farklı bölümlerinin algılanmasını ve dikkatin onların üzerine odaklanmasını kolaylaştırmaktadır. Duyusal olarak ritüel davranışlara tamamen yoğunlaşmak ve onların büyük bir özenle yerine getirilmesi, ritüellerin çok daha fazla dikkatleri üzerinde toplanmasına ve unutulmaz tecrübeler olarak hatırlanmalarını sağlamaktadır. Rutin olarak yaptığı davranışlar konusunda çoğu zaman özensiz olan ve onların çoğunu hatırlamayan birey, ritüelleri hatırlamaktadır ve unutmamaktadır. Ritüel, hafıza yapıcıdır. Toplumların kolektif hafızası, tekrar edilen kolektif ritüeller yoluyla inşa edilmektedir.
Ritüelin yapıldığı konteks, çok önemlidir. Ritüel, öncesiyle ve sonrasıyla geniş bir anlam çerçevesi içinde yorumlanmaktadır. Ritüelin her bir unsurunun bizzat kendisi özel olarak görülmektedir. Ritüel, zorunlu olarak dayatılan angarya hareketler olarak algılanmamaktadır. Ritüel, anlamlı bir bağlamda bir amaç ve anlamın gerçekleşmesi için yapılan kişiyi, psikolojik, sosyal, doğal ve metafiziksel açılardan büyük bir şeyle ilişkilendiren bir tecrübe olarak algılanmaktadır. Öngörülmeyen ve kontrol edilmesi zor durumlar karşısında bireylerin ve grupların, ritüellere yönelimi artmaktadır. Ritüel davranışlar, rutin olanlardan ayrılmakta ve daha önemli, öncelikli ve özel statüye sahip olarak değerlendirilmektedir. Birey, ritüelleri yapmayı çok önemli ve özel bir şeyi yapmış olma duygusu ve düşüncesi içinde yapmaktadır.
Duyguları düzenleyen, amaçları gösteri olarak icra eden ve diğer insanlarla bağ kuran ritüeller, psikolojik, sosyal ve kültürel süreçleri gözetleyen, yöneten ve kontrol eden süreçlerdir. Standart bir şekilde tekrar edilen ritüeller, karmaşık duygusal, sosyal, bilişsel ve nörolojik süreçlerimizi güdümlerine sokmak isteyen pratiklerdir. Bütün insani süreçlerimizin dümeninde ve güdümünde olması için hayatın her alanında geçerli olan çeşitli ritüeller sürekli olarak icat edilmiştir. İnsanı güdebilmek için üretilen güdüm mekanizması, ritüellerdir. Kişiler arası sosyal bağlar gevşediğinde, sosyal, kültürel ve dini kimlik zayıfladığı zaman insanları tekrar bir araya getirmek, kolektif ve dini kimliği yeniden güçlü hale getirmek için ritüellere başvurulmaktadır. Ritüeller, tepeden inmeci bir şekilde işlevleri olan kontrol ve yönlendirme mekanizmalarıdır. Ritüeller, zaman ve mekânın geçmesi sonucu psiko-sosyal-kültürel süreçlerde meydana gelen gelişmeleri dikkate alarak değişime uğramaktadırlar. İlk defa uygulanan bir ritüelin kişi üzerindeki psiko-sosyal etkisi çok yoğun olmaktadır. Ritüeller, tekrar edildikçe psiko-sosyal etkileri ve kontrol-düzenleme işlevleri zamanla azalmaktadır.
Kişi, bazen ritüellere çok anlamlar yükleyebilir. Geçmişi ve geleceği hakkında çok düşünen, ölüm ve hastalık gibi kritik anlarda birey, ritüellere yüklediği anlamlarla hayatındaki olaylar arası ilişkileri yeniden kurgulayabilir, anlamlandırabilir ve ritüellere kendisini rahatlatan anlam taşıyıcılar şeklinde işlevler yükleyebilir. İnsan, ritüellerin yapıcısı olduğu gibi, ritüellere yüklenilen anlamları da kendisi kurgulamaktadır. Kişi, ritüellere yüklediği anlamlar sayesinde, aşk, umut, dayanışma, mutluluk gibi duygularını tatmin etmeyi umabilir. Ritüeller sayesinde insan, hayatta karşılaştığı zorluklar ve meydan okumalarla daha dayanıklı bir şekilde baş edebilir ve onları daha yönetilebilir hale sokabilir. Sabır ve umut ritüelleri, dayanıklılığımızı arttırabilirler. Ritüeller, kendilerine yüklenilen anlamlar sayesinde birer başa çıkma mekanizması işlevini görebilirler.
Ritüeller, kişilerin anlam dünyalarını güdümledikleri gibi, amaçlarını da kontrol edebilirler. Birey, arzu ettiği amaçları en üst düzeyde gerçekleştirmek için ritüelleri uygulayabilir. Ritüeller, motivasyonumuzu ve enerjimizi arttırıcı etkiler doğurabilirler. Amaçlarımızı gerçekleştirmeye enerjik bir şekilde bizi motive eden ritüeller, yaptığımız işleri daha yoğun bir katılım hissiyle yapmamızı sağlarlar. Mevcut ve gelecek planlarımız ve amaçlarımız arasındaki farkları ve açıkları, ritüeller sayesinde kapatmaya ve azaltmaya çalışabiliriz. Çoğu zaman otomatik ve mekanik bir şekilde yaptığımız ritüeller yoluyla zihnimizde olan amaçları maksimum düzeyde arzu edilen şeklinde gerçekleştirme pratikleri olarak kendi kendimizi kurgulayabiliriz.
Ritüeller stresimizi ve kaygımızı azaltabilmekte, geçmişimiz, şu anımız ve gelecek arasında bağı kurabilmekte, bilişimiz, duyuşumuz ve duygulanmamız üzerinde etkiler oluşturabilmektedir. Ritüeller sayesinde yalıtılmış olmadığımızı, diğer insanlarla olan bağımızı hissediyoruz. İnsanın insana ve doğaya bağlanması için insan, ritüellere ihtiyaç duymaktadır. İnsanlık tecrübemiz ve ritüeller, içi içe geçmiş olgulardır. İnsanda ritüeli, ritüelde insanı birbirinden ayırmak artık mümkün değildir. İnsan-ritüel bütünlüğü içinde ritüelin psikolojik, bilişsel, sosyal, fiziksel ve kültürel boyutlarını keşfe çıkmak mümkün olabilir.