BAKIRDAN ALÜMİNYUMA: BALIKESİR’DE BİR ZANAATIN TARİHİ
Yakın Zamanda Kaybettiğimiz Dedem Yusuf Turhan Özkul’un Aziz Hatırasına…
Hayatımda tanıdığım en çalışkan insanlardan biri olan ve adeta mesleğine kendisini adayan birisiydi dedem…
Kendisi, Balıkesir’in en eski bakırcılarından ve ilk alüminyum ustalarındandı.
Geçtiğimiz hafta onu ebediyete uğurlarken sadece bir dedeyi, bir babayı, bir eşi, bir amcayı, bir dayıyı, bir enişteyi ebediyete uğurlamadık aynı zamanda bir zanaatın başarılı ustalarından birini de ebediyete uğurladık… Bu hafta sizlere dedemin hatırası üzerinden bir zanaatın tarih sayfalarında nasıl bir dönüşüm yaşadığını anlatmak istiyorum.
20.yüzyılın ortalarına gelindiğinde Türkiye sanayileşme alanında çok yol kat etmişti. Bakır kapların ağırlığı ve ısıyı eşit miktarda dağıtması zahmetli bir işti. Ayrıca bakır kapların düzenli olarak parlatılması yani kalaylanması gerekiyordu. Bu da hem yorucu hem de vakit alan bir uğraştı. Ancak sanayileşmenin gelişmesi ile bakır kullanımı azalmaya başlamış ve yerini alüminyuma bırakmıştı.
Alüminyum, bakıra göre daha hafif ve kullanımı kolaydı. Üretim açısından bakırdan daha hızlı üretimi gerçekleşiyordu. Ayrıca içerisinde yiyecek-içecek ısıtılacağı zaman bakır kaplar, alüminyum kaplara göre daha yavaş ısınıyordu. Alüminyumun ucuz, hafif ve hızlı üretimi bakırın yerini almasını kolaylaştırmıştı.
Dedem işte bu tarihi geçişe tanık olan bir ustaydı…
Yorulmak nedir bilmeyen, elinde bir iş varken asla bitirmeden değil evine gitmeyi oturmayı bile düşünmeyen bir adamdı…
Mesleğinde en aktif olduğu yıllarda sabaha karşı evine gelir, biraz dinlenir ve şafak vaktinin sökmesi ile işinin başına yeniden giderdi.
Özetle bu mesleğe bir ömür veren dedem, yaşlandığından dolayı artık alüminyum yapmıyordu.
Çocukken duyduğumuz o çekiç sesleri artık susmuştu. Ancak onun ellerinden çıkan kaplar, bardaklar, tencereler hala bizimle…
Bir ustanın sesi gibi raflarımızda, sofralarımızda, mutfağımızda ve de hayatımızda…
Allah rahmet eylesin,
Mekânı cennet olsun…