MÜSAADENİZLE… YENİDEN!
Eski okuyucularımız hatırlayacaktır; bu köşeye ilk adım attığımda, “Müsaadenizle Yazıyorum” demiştim. Şimdi, uzun bir suskunluğun ardından, bir kez daha o cümleyle dönüyorum: Müsaadenizle… yeniden yazıyorum.
Kimi zaman insan konuşur da kalemi susar. Kimi zaman ise kalem konuşmak ister de zaman susar. Bu süre zarfında çok şey değişti. İnsanlar değişti, gündemler değişti, hatta belki ben de değiştim. Ama değişmeyen bir şey vardı: “yazmak!”
Yazmak bizim için sadece bir ifade biçimi değil, bir varoluş biçimi, bir yolculuktur.
Ve ben, o yolculuğa yeniden çıkmak üzere kelimelerin kapısını aralıyorum.
Sezai Karakoç ne güzel söylemiş: “Bir yer var biliyorum; her şeyi söylemek mümkün.” İşte o yeri, bu köşeden hep birlikte arıyoruz.
Her yazı, bazen kendimize tuttuğumuz bir ayna, bazen de okura uzatılan bir eldir. Bugün, o aynayı yeniden tutmak, o eli yeniden uzatmak istiyorum.
Bu geri dönüşte şunu daha iyi anlıyorum: Yazmak, bir anlamda sadakattir. Kendine, düşünceye ve elbette okuyucuya duyulan bir sadakat.
Ve siz, kıymetli okuyucularım bilin ki, en derin teşekkürüm size. Çünkü beklemek, en sessiz ama en vefalı sevgidir.
Şimdi kaldığımız yerden değil, belki daha derinden, daha yenilenmiş bir yerden başlıyoruz. Söyleyecek, paylaşacak çok sözümüz var. Ve biliyorum ki bu serüven, siz varsınız diye anlamlı.
Kalem ve gönül dostlarına selamla…
Müsaadenizle, yeniden!